28 Ağustos 2015

Prag Hatıralarını Yazmaya Devam

Prag'da ikinci günümüz de oldukça yorucu geçti. Nehrin diğer kısmında yer alan Prag Kalesi ilk durağımızdı. Şans eseri askeri değişim törenine denk geldik. Yaklaşık 20 dk sürdü. Denk geldiği için izledik yoksa görülmesi gereken bir hadise yok. Kaleden aşağı doğru yürürken elma bahçelerine rastladık. Dayanamayıp iki elma aldım. Elmaların tadı inanılmaz güzeldi. Sonuçta göz hakkı diye bir şey var değil mi?









İkinci durağımız Kafka müzesiydi. Burada detaylı bir şekilde anlatmayacağım çünkü tam bir Kafka hayranı olan ben, onun için ayrı ve detaylı bir post yazmayı istiyorum.



Sokakların sanat koktuğu bir şehir Prag. Bu dev bebek heykelleri de onlardan bir kaçı.





Kafka müzesinden büyük bir mutluluk içinde ayrılıp, meşhur dans eden evi görmeye gittik. Tarihi bir yapı değil. Aslında iş yeri olarak tasarlanmış. Çok güzel ve değişik şekilde tasarlandığı için zamanla Prag 'da ziyaret edilen yerler arasında yerini almış.


Tüm gün yürüdüğümüz için hem yorulduk hemde açıktık. Çek yemekleri denemek için güzel bir yer bulduk kendimize. Durağımız Krćma oldu.


İlk kez Kozel dark bira içtim. Dedikleri kadar varmış. Bira sevmeyen ben bile iki gün boyunca sadece bira içtim.

 Başlangıcı soğan çorbası ile yaptım. Soğanında çorbası nasıl olur dedim lakin çok güzel bir tadı vardı. Beni oldukça şaşırttı.


Çorbadan sonra sıra meşhur yemekleri olan gulaşa geldi. Menüdeki ismi tam olarka böyle: Kraví guláš s chřenem, domacje vošouchy, celtový knedlec. 
Sosun içinde kullandıkları ve ne olduğunu anlamadığım bir tad vardı. Bunun içinde çok sevmedim. Fakat etlerin tadı ve lokum gibi oluşu, yanında gelen beyaz ekmek ve patates mücveri çok iyiydi.


 Bu ise gulaşın farklı bir çeşidi. Nenüdeki ismi :kraví plátek na smetaně, celtový knedlec, lesnie bobule
Ben bunu daha çok beğendim.


Bir güzel karnımız doyurup, soğuk biralarımızı yudumladıktan sonra sokak aralarında gezinmeye başladık.  Prag sokaklarında her şeyin müzesini rastlamak mümkün. İşte bu da onlardan biri.


Akşama doğru chimney cake bakery yememe karar verdim. Daha önce burada (Krakow'da ) yiyip beğendiğim bir tatlı kendisi. Meğersem buraların meşhur tatlısıymış. Her köşe başında bunu yapan dükkanlar vardı. Aaaa menünün fotoğrafını çekmişim lakin asıl yediğim güzelliğin fotoğrafını çekmeyi unutmuşum.


 Yorucu ve eğlenceli bir günü ardımızda bırakarak bir bara oturup, biralarımızı yudumladık. Yarın için bir planımız yoktu. Ama gelin görün ki en son günümün en güzel ve dolu dolu geçen günümüz oldu. Sanırım bundan sonraki post oldukça bol fotoğraf içerecek.
Takipte kalın.



Paylaş:

2 yorum :

  1. Sayenizde biz de gezdik.Walking dead lerin olduğu yer müze falan herhalde. Bir de gulaşın bol sosu olduğu halde niye düz tabakta geldiğini merak ettim. Gerçekten her yer sanat kokuyor. Bu güzel ve tanıtıcı paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman ayırıp okuduğunuz için ben de teşekkür ederim. Aslında orası Petrin kulesinin çıkışında yer alan merdivenlere yapılmış heykeller. Zamanında komünizmden çekenlere ithaf edilmiş. Gulaş servisi her yerde düz tabakla yapılıyor.. Fotoğrafta gözüktüğü kadar sıvı bir sos değil aslında belki onun için düz tabak tercih ediyorlar.

      Sil

*Bloglar yorumla beslenir. Yorumlarınızı eksik etmeyin.
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. Link bırakıp kaçmayın.
*Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.