Geçtiğimiz hafta sonu mangal partisine davetliydik. Arkadaşımız Polonyalı ve Krakow'un 70 km uzağında yer alan Zlota'da yaşıyor. Biz de alışverişimizi yaptık. Bir araba kiraladık ve düştük yollara.
Krakow'da araba sürmek çok rahattı. Korna çalan yok, sizi deli gibi sollamak isteyenler yok, makas atalım derdinde olanlar hiç yok. Takip mesafesinden haberdarlar. Bütün ışık kurallarına sonuna kadar uyuyorlar. Giderkenden arkadaş kullandı. Dönerken hepsi sarhoş olduğu için o görev bana kaldı. Gerçi bende bayıla bayıla kullandım. Çok özlemişim araba kullanmayı.
Gideceğimiz yer hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sadece evde 2 köpek olduğunu biliyordum. Bu beni biraz korkuttu. Köpekleri çok severim lakin sadece uzaktan. Hislerimi tek kelime ile özetleyecek olursam, eve vardığımız zaman hayran oldum. Bahçesine, ağaçlarına, doğasına ve evin şirinliğine.
Her yer yemyeşildi. Açıkcası kışı çok sert geçtiği için ben bu kadar fazla yeşillik ve meyve ağacı beklemiyordum. Şimdi bol bol fotoğrafladığım yerleri anlatmaya başlayabilirim.
Kazlar, tavuklar, horozlar ve onların korucusu Gandalf 'ın mekanı aşağıda gördüğünüz fotoğraf. Hep beraber mutlu mesut yaşıyorlar. Ev sahibi tavukların bir kaçının her daim durduğunu, bazılarını da yemek için yetiştirdiği söyledi. Ohh ne güzel herşeyin en doğalıyla besleniyorlar. Bu konuda çok kıskandım onları.
Daha sonra bizi serasına götürdü. İçinde daha önce hiç görmediğim kadar iri domatesler vardı. Patlıcan, kabak, biber, salatalık, karalahana bile vardı serada.
Evin bahçesi tam benlikti. Hamakta sallanırken çok güzel hayaller kurdum. Böyle bir evim olsaydı. Yazları ne güzel bahçede dikerdim dikişlerimi. Azıcık mola verince elmalarımdan, eriklerimden toplar yerdim.
Tabii biz böyle açık havayı bulunca çocuklar gibi tüm gün hopladık zıpladık. Bizim gittiğimiz yerlerden oyuncak alma gibi tuhaf bir saplantımız var. Bu oyuncağıda Dubai'den almıştık. Çok eğlenceli bir şey. Gagi ile uzun zaman oynadık.
İşte bu da hayallerimi süsleyen motor. Aşık oldum kendisine. Serg'in motoru olabilir ama tam benim için yapmışlar. Böyle alcak motorları çok severim ben. Gerçi bunu yerinden kaldıramam, 600 cc lik bir motor bu ama olsun bu aşkıma engel değil. Bunu görünce yine motor alma duygularım depreşti. Ehliyetim ve montum hazır keşke bir de motorum olsa.
İşte bu da büyük an. Gandalf ve ben aynı karenin içinde yer aldık.
Hatta daha ileri gidip ona dokundum bile. Bir ara ayağıma bastı. Birde böyle üstüme doğru gelip gözlerini gözlerime dikince, içimde korku patlamaları yaşadığımı inkar edemeyeceğim. Ayağım da ertesi gün biraz acıdı ama olsun. Dev bir köpeğe dokunmanın mutluluğunu yaşadım Gandalf sayesinde.
Tüm gün hop aşağı, hop yukarı derken akşam saatlerine doğru ateş yaktılar. Gece yarısına kadar ateş etrafında sohbetler edildi. Her şey iyiydi hoştu lakin böyle bir ateş başında elimde çayım olsun çok isterdim.