Yıl sonu yaklaşırken hedeflediğim kitap okuma sayısına neredeyse ulaştım. Sene başında yetmiş kitap okurum demiştim. Bugün itibariyle 67 kitabı geride bıraktım. Bugünün blog konusu olan Okuyucu adlı kitapta her nasılsa (ne ara listeye eklediğimi hatırlayamadığım içindi bu her nasılsa) bu sene okuyacağım kitaplar içinde yerini alıyordu.
Genelde bilim kurgu okuyorum. Bunun yanı sıra farklı türde kitap okumaları da yapıyorum. Sürekli aynı türde okumalar yapınca kendimi tekrara düşmüş gibi hissediyorum. İşte böyle bir arada tanıştım bu kitapla.
Genelde okunacak kitapların ilk bakıldığı yer arka kapak yazısı olur. Fakat bu sefer arka kapak yazısını okumadan, hemen kitaba başladım. İlk 50 sayfada acaba ne okuyorum ben dedim. Yani bu bir ergen kitabı olabilir mi? Eğer öyleyse benim listede ne işi var diye durdum düşündüm. Çok fazla ipucu içermeyen, kısa bir araştırma yaptıktan sonra kitabı yan tarafa koymak yerine okumayı tercih ettim. Kitabı bitirdiğim zaman oldukça doğru bir karar verdiğimi anladım. Araştırma yaparken kitabın filmi olduğunu da öğrendim. Belki izlerim.
Kitabın geçtiği zaman dilimi İkinci Dünya Savaşı Almanya'sı. Ana karakter ise 30 yıllık bir yaşam hikayesi tam anlamıyla okuyucuya geçiren (buradaki okuyucu ben oluyorum) Michael Berg. Kitabın yazım dili çok akıcı. İlk defa Bernhard Schlink kitabı okudum.
Ergenlikten olgunluğa değişen hisler ve baki kalan alışkanlıklar, vazgeçişler ve hayata tutunmaya yarayan sebepler, unutmalar ve hiç akıldan çıkmayan anılar ile dolu bir kitap.
Kitaptan etkilenmemin bir nedeni ise dört yıldır içinde yaşadığım şehirden bahsetmesi. Toplama kamplarının yer verildiği kitapları artık daha farklı bir duygu içinde okuyorum. Gidip gördüğüm için sanırım yaşananları daha içten hissedebiliyorum. Bu da beni kitaba daha çok bağlıyor.
Kitaptaki kadın karakter Hannan ise diğer kitaplarda gördüğünüz kadın karakterlerden çok farklı. Hayata karşı duruşu ve içselleştirdiği pişmanlıklarını anlamak için sabredip kitabın sonuna kadar gitmek gerek. Hannan'a kızmak yeri onu anlamaya çalışın. Kitabın sonunda ah be demekten ben kendimi alamadım. Bakalım sizde nasıl bir etki bırakacak?
Kitabın konusunu detaylı bir şekilde yazmamın bir nedeni var. Sizi okuma keyfinden alıkoymamak. Eğer kitabı okumaya karar verirseniz ve okursanız, bitirdikten sonra yorum kısmına kitap hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.
Kitaptan bir alıntı ile yazımı sonlandırırken okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
Yoksa "çok geç" kalınmaz mı hiçbir zaman; yalnızca "geç" mi kalınır ve "geç" olması, her şeye karşın "hiç" olmamasından daha mı iyidir? Bilemiyorum.
✄----------------------------------------------------------------------