26 Nisan 2016

Bende durumlar bu sizde nasıl?

Geçen hafta sonu bilardo masasıyla yakınlaşmamı saymazsak pek birşey yaptığım söylenemez. Gündelik işler peşinde koşuyorum. Ders, iş ve ev işlerinden oluşan bir üçgene sahibim. Bir o köşede soluk alıyorum, bir diğer köşede. Hava da dengesiz. Bi bahar gelemedi ki alıp kitabımı çimlere yayılayım.
Geçen hafta İzmir kargosuna yetiştirmek için bol bol makyaj çantası diktim. Onlar artık bir Nachnuch klasiği. Günde en az 3-4 saat çalışıyorum. Bazen 6 saati buluyor.  Oh ne güzel, günde en fazla 6 saat çalışmak mı, demeyin sakın.

Daha önce masa başı iş yaptığımdan (yedi yıllık bir bankacılık geçmişim var.) Bir çok kıyaslama yapabilirim bu konu hakkında.
Evet günde 8 saat bir masaya bağlı değilim. Lakin ne kadar ekmek o kadar köfte misali. Çalıştığım her dakika üretmek zorundayım. Yoksa 6  saat sonunda elinimde tuttuğum hiç bir ürün olmaz.
Evde olduğum için, insanlar devamlı" ohhh tüm gün evdesin ne güzel der" geçer. (Gel onu bir de sen bana sor. )
Al bu işi yap diyen birileri olmadığından, neyi nasıl daha iyi yaparım, ne geliştiririm diye devamlı araştırma yapmalıyım. (Örneğin, yeni kumaşlar almak için internette uzun vakitler geçirip, binlerce sayfayı tarıyorum.)
Ofiste herşeyi öylece bırakıp eve dönerdim. Fakat evde her gün atölyemi toplamak zorundayım. Ev 1+1 istersen toplama Yasemin. Etraf iğneden iplikten geçilmez.

Bu örnekler böyle uzar gider.

Ben en iyisi görselleri ekleyip, ders çalışmak için kaçıvereyim.





















Paylaş:

20 Nisan 2016

Bugün De Bunu Yaptım


Bugün Brezilya'da bir ingiliz sınıfına konuk olarak katıldım. Gerçekten çok eğlenceli bir deneyim oldu benim için. İngilizce pratik yapmak için kullandığım bir kaç online site var. Sabah bir mesaj aldım. Benim öğrencilerimle biraz pratik yapabilir misin diye. İlk başta çok endişelendim. Biraz mırın kırın ettim. Sonra da dedim ki kendi kendime katıl Yasemin ne kaybedersin.
Aramızda beş saat fark var. Onların sabah ilk dersiymiş. 13 yaşında bıcır bıcır çocuklardı hepsi. Onlarda benim kadar heyecanlanmışlar. Yabancı biriyle konuşacağız diye. Hepsi teker teker sorular sordu bana. Ben de elimden geldiğince cevapladım. Öğretmenlerinin metoduna hayran kaldım. Ne güzel çocuklara ingilizceyi sevdirmek için ve ingilizce konuşmaktan çekinmemeleri için birçok farklı yol deniyor.

Bugün ben kendim için bunu yaptım. Ders bittiğinde kendimi oldukça mutlu hissettim. Demek ki neymiş. İnternetten doğru şekilde kullanıldığı zaman her yaş grubu için oldukça verimli bir şeymiş.
Kullanmasını bilene tabii.

Şimdi akşam kurs var. Bıcır bıcır çocuklardan sonra bizim Polak teyzeler ile konuşmasından hiçbir şey anlamadığım Ukraynalı kızla bir saat geçirmek pek eğlenceli olmayacak gibi.

Not: Ukraynalı kızın konuşmasını kayıt edip size de dinletmeyi çok isterim.
Kız
thank you diyeceği zaman " zenk you"
Than diyeceği zaman " zan"
I think diyeceği zaman " Ay zink "
The diyeceği zaman da " ze "  diyor.
Th ikilisini katletmiş durumda. Benim de beynim dönüyor ne dedi bu şimdi diye.


Paylaş:

19 Nisan 2016

Etkinlik için Çanta dikimi 3 ( Tote Bag )

Tarzımın çok dışında, etkinlik için bir model ile karşınızdayım. Aslında bu deri işine girmeyi düşünmüyor değilim. Elbetteki cıvıl cıvıl kumaşlarımdan da ödün vermeden tasarlayacağım. Lakin önümüz yaz. Deriye odaklanmak için sonbaharı beklemekte karar kıldım. 

Bu arada ilk kez zımbalarımı kullanayım dedim. Aman ne zor işmiş onları oraya yerleştirmek. Uzun bir süre daha o zımbalarla birşey yapmam. 

Bu arada bize gelen bahar kaçtı gitti. Mayıs ayının başına kadar hava sıcaklığı 17 derecenin üstüne çıkmayacakmış. Hadi bakalım benim de parklarda kitap okuma hayalim bir başka bahara kaldı :( 






Paylaş:

18 Nisan 2016

Hafta Sonu Jazz Bara gitmek

Uzun zamandır arkadaşlar bizi jazz bara götürmeyi istiyorlardı. Bu hafta sonu en sonunda dilekleri yerine geldi. Yemekten sonra bir jazz bara gittik.
Öyle Jazz dinleyen biri değilim. Ne ile karşılaşacağımı bilmeden gittim. Bende yarattığı etkisi fena idi.
Adamlar çaldıkça benim bitmek tükenmek bilmez hayal dünyam genişledi de genişledi. Sormayın gitsin. Ama sorun siz yine de. Her melodi ile ben resmen hayallerimin kapıları açıp, içindekilerini serbest bıraktım.

Bazı parçalarda ise nedense Batman filmindeki kedi kadın geldi gözlerimin önüne. Vamp ve kendine özgüvenli hali ile sanırım jazz melodilerine en uyumlu karakter kendisi.

Ayrıca ne zaman böyle canlı müzik dinlesem, bateri çalamadığım için çok hüzünleniyorum. Bak gördün mü pıt diye hüzünlenecek bir şey buldum kendime. Aman ne yapalım herkes de herşeyi yapacak diye bir şey yok canım. Hemen girdiğim hüzünden çıktım. Şimdi akşam ders var. Biraz hazırlanmalıyım. Konular giderek karmaşık bir hal alıyor. Bence ingilizce için bana 3 tense (zaman) yeter. Geçmiş, şimdiki ve gelecek. Ben bunlarları kullanarak her derdimi anlatırım ki. Ne gerek var have been lere di mi?







Paylaş:

16 Nisan 2016

Etkinlik için çanta dikimi bölüm 2 ( Hobo Bag )

Mevlüde'nin güzel etkinliği için diktiğim çantaları yayınlamaya devam edelim bakalım. Küçük hanımlar için diktiğim çantayı dün paylaşmıştım. Fotoğraflarına buradan ulaşabilirsiniz. TIK TIK

Bu çanta modelini yaklaşık 2 yıl önce kız kardeşim için dikmiştim. O zamandan sonra aldığım siparişlerden ötürüde bir kaç kez çalışmıştım. Son zamanlarda cüzdan ve makyaj çantaları dikimine ağırlık verince bu model aklımdan uçmuş gitmişti.
Bu etkinlik sayesinde yeniden hayata döndü. Bu sefer tam bir yaz çantası olarak çalıştım. Mavi, denizin ve pırıl pırıl gökyüzünün rengini çağrıştırıyor bana. Çantanın bir özelliğide iki taraflı olarak kullanılıyor olabilmesi. 

İşin üzücü kısmı ise bu kumaşım sonuydu. Bu çanta yakın zamanda İzmir yolcusu. Anlayacağınız geç kavuştuk, çabuk ayrılacağız.



Paylaş:

15 Nisan 2016

Etkinlik için çanta dikimi ( Messenger Bag)

Sevgili blog arkadaşım Mevlüde'nin yeni etkinliğinden haberiniz var mı? Bu seferki etkinlik resmen benim için biçilmiş kaftan.
Her etkinlikte itina ile "neden bir çanta etkinliği yapmıyorsun " dedim dedim ve beklediğim etkinlik en sonunda geldi.
Etkinlik detayları için tık tık. 

Belli bir rutin ve gelen siparişler doğrultusunda her gün çanta dikiyorum. Fakat dedim ki bu kez kendime " Etkinlik için farklı şeyler dik bakalım"
Kumaşları karıştırdım. Kafamda belirlediğim modeller için uygun kumaşları bulup kolları sıvadım.
İlk çalıştığım model kız çocukları için bir postacı çantası oldu. Kapak için kullandığım kumaşı bir veya iki yıl önce almıştım. Kıyıpta bir yerde kullanamıyordum. Sanırım en sonunda en çok yakışan yeri buldu kendine ve o da bir Nachnuch çantasında yerini aldı.





Paylaş:

11 Nisan 2016

Kraków'da Maç Keyfi

İki gün bahar havası gelince, ince bir şeyler giymekle hata yaptığımı son 4 gündür çok iyi anlıyorum. Boğaz ağrısı bir yandan, baş ağrısı, göz sulanması diğer yandan beni tuttular sıkıca, bırakmıyorlar. Derler ya grip ve benzeri hastalıklar yedi günde geçermiş. Benim de üç günüm kaldı. Azıcık daha sabredeyim.

Bu arada da gezmelerden ödün verdiğimi söyleyemeyeceğim. Hafta sonu Kraków'da bir futbol maçına gittik. Wisla Kraków takımını desteklemek için. Kimdir nedir bilmiyorum tabii. Lakin Polonyalı arkadaşlar davet edince, bizde merak ettik gittik. İyi ki de gitmişiz. Güzel zaman geçirdik. 

Kraków'da ki yaşamın kolaylığını her daim paylaşıyorum. Maç izlemeye gittiğimizde de aynı şeyleri yaşadık. Biz Beşiktaş maçına 2 saat önceden giderdik Türkiye. Ne izdiham olurdu stadyum etrafında. Burada herşey çok sakindi. 45 dakika önceden orada olmak yetti.  Stadyumda 23.000 bin kişi vardı. Nerden biliyorsun demeyin. Hepsini teker teker saymadım. Ekranda gösterdiler. Yine adamalarda bir tertip bir düzen sormayın gitsin. 

Maç sonucu pek istedikleri gibi olmadı. Wisla Kraków resmen Beşiktaş şanssızlığını yaşadı. İlk yarı 1 gol attılar. İkinci yarıda kaleye bir türlü sokamadıkları 3 pozisyonları vardı. Birde arada 1 gol yiyince motivasyon düştü.  Beraberlikte onları mutlu edecek bir sonuç doğurmadığı için taraflarlar üzgün ayrıldı. 

Bu arada arkadaşlar bizi düşünüp taraftar atkısı almışlar bize. Bu sayede bir Wisla Krakow atkısı sahibi oldum.


Yeri gelmişken bir Beşiktaş taraftarı olarak yeni stadı çok merak ediyorum. Bugün açılışı var. Umarım yeni stadyum bize şans getirir. İstanbul'da olup bugünkü açılış coşkusunu tatmayı çok isterdim. Kısmet değilmiş. 









Paylaş:
Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.