Split sokaklarında dolaştığım her gün dilimden düşmeyen iki cümle vardı. Bunlardan biri; Bu kadar güzel olamazsın Split.
Uzak Doğu ülkelerini saymazsak hatırı sayılır ülke ve şehir gördüğümü söyleyebilirim. Bu yüzden şehirler arasında kıyaslama yapma yetisine de sahibim. Split gördüğüm şehirler içinde hayran kaldığım yerler listesinde ilk üçe girer. Açıkcası Split'e gitmeden önce hakkında hiçbir araştırma yapmadım. Bizim bey "seni öyle bir yere görüreceğim ki gördüğünde aşık olacaksın" dedi ve dediği çıktı. Sonuçta adam beni 16 yıldır tanıyor. Neyi sevip sevmediğimi de en iyi o bilir.
İşin büyüsü bozulmasın diye gidene kadar hiçbir görseline bakmadım. Novalja'dan yaklaşık üç saat süren yolculuk sonrası Split'te şehir merkezinde tuttuğumuz eve yerleşir yerleşmez kendimizi sokaklara attık. Ve o dakikadan sonra tüm sokaklarını büyük bir hayranlıkla gezdim.
Roma hükümdarı Diocletianus'un yazlık sarayına ev sahipliği yaptığı için tarihteki yeri önemli. Bugüne kadar tarihi yapısının bozulmaması da büyük bir artı. Sokaklarında yürürken sanki bir film setinde yürüyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz.
Split'nin ünlü olmasında Game of Thrones dizisinin rolü var. Ejderha sahnelerinin bir kısmına ve sanırım Yedinci sezondaki (sezonu yanlış da hatırlıyor olabilirim af ola) savaş sahnesine ev sahipliği yapmış.
Ben özellikle sahil şeridinde ve old Town dışındaki yeni yerleşim yerlerinde gezerken tam olarak İzmir'de geziyormuşum hissine kapıldım. Öyle bir İzmir düşünün ki; Karşıyaka sahilden denize girebiliyorsunuz, sokalarında yürümek için kaldırımları var. Karşıyaka'dakiler ne demek istediğimi anladı. Tarihi yapıları yıkılıp yerine kocaman binalar dikilmemiş. Hatta gezerken, "annemi tutup pıt diye bu şehire koysak hiç yabancılık çekmeden hayatına devam eder" dedim.
Bu devasa heykelin ayak baş parmağına dokunursanız şans getireceği inancı varmış. Bayağı önünde sıra olan turistler vardı.
Sokak aralarındaki mekanları çok seviyorum.
Böyle pencerelerin ve evlerin hastasıyım
Yediğim en siyah dondurma olabilir. Yedikten sonra da çok pişman oldum. Aşırı şekerli bir dondurmaydı.
İşte tam olarak İzmir gibi değil mi?
Burası dizide Clarisse'nin Ejderhalarını beslediği yer.
Böyle sayısız sokak vardı. Fotoğraflar farklı iki telefondan çekildi. O yüzden boyutları birbirini pek tutmuyor.
Bu plaj resmen şehirin göbeğinde. İnsanlar sabah işe gitmeden veya iş çıkısı bi denize girip çıkıyorlar. Tam olarak hayalimdeki yaşam bu olabilir.
Bu karedeki tek eksik bisikletim bence.
Bu da Jupiter tapınağının içindeki heykel. Tapınağın önündeki Sfenks heykeli vakti zamanında Mısır'dan hediye olarak gönderilmiş. Günümüze gelene kadar kafası yok olmuş ama büyük çoğunluğu duruyor. Tam yanında biletleri kontrol eden görevli durunca böyle anlamsız bir fotoğraf karesi ortaya çıktı.
Müze gezisinden bir kare. Vakti zamanında Kralın emri ile her şey kayıt altına alınıyordu ya, dizilerde filimlerde görürüz. İşte bu kitap da onlardan biri. Burada Roma tarihi yatıyor.
Split'in keyfini en çok Roma hükümdarı Diocletianus çıkarmış.
Tabii ki yine yerel pazarına uğrayıp kendimi incirle ödüllendirdim. Öyle güzeldi ki.
Üç gün boyunca ayağıma kara sular inene kadar tüm sokaklarını karış karış gezdim. Her seferinde de "Bu kadar güzel olamazsın Split" dedim.
✄----------------------------------------------------------------------