28 Nisan 2023

Kahve Bahane #Sarı Bisiklet


Bu yazının kahramanı başlıktan da anlaşılacağı üzere sarı bir bisiklet. Yolumuz kendisiyle hafta sonu tatili için gittiğimiz bir köy evinde kesişti. İki gün boyunca bana eşlik etti. Böylelikle bu senenin ilk pedallamasını da kendi bisikletlerim yerine sarı bir bisikletle yapmış oldum. 42 kilometrelik bir sürüşle sezonu açtım. Ve ilk defa şehir bisikleti sürdüm. Konforlu olmasına bir diyeceğim yok fakat yol bisikletinim yerini tutamadığını söyleyebilirim. 

Dokuz senedir Polonya'dayım ve bu ülkenin parklarına, ormanlarına hayranım. Bu kadar soğuk olmasına rağmen ilkbahar gelince her yer yemyeşil olmayı başarıyor. Keşke havalar erken ısınsa ben de bu güzelliklerin tadına daha çok varabilsem ama nerde. Polonya her zamanki gibi soğuk yağmurlu bir bahar yaşatıyor. 

Bu sene Polonyalı çiftçiler leylekler gelmedi diye söyleniyorlardı. Neyse ki gelmişler. Gittiğim bölgede bol bol leylek gördüm. Bu da demektir ki bu sene bol bol gezeceğim. 

Her sene tatil planına dahil olan Türkiye'deki deniz tatilini bu sefer iptal edeceğiz gibi duruyor. Çünkü fiyatlar çok abartılı bir şekilde artmış. O kadar paraya daha enteresan yerlerde deniz tatili yapabilirim. Türkiye'de tatil yapacaklara şimdiden kolaylıklar dilerim. O fiyatları görünce insanın uykuları kaçar, insan tatilden soğur. Denizle arasına mesafe koyar. 

Mesafe diyince aklıma bir dize geldi. 

En uzak mesafe ne Afrika'dır,
Ne Çin,
Ne Hindistan,
Ne seyyareler,
Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir 
Birbirini anlamayan






Bisiklet sürdüğüm yollarda hep kurt ve vaşak çıkabilir diye uyarı tabelaları vardı. Ben sadece bir tane bambi ile karşılaştım. Ayrıca dönüş yolunda yoldan karşıdan karşıya yürüyerek geçmeyi kafaya koymuş bir leylek vardı. Seni hiç unutmayacağım leylek. Anın fotoğrafı yok. Sadece anılarımdasın.

At çiftliğini de ziyaret ettim. Ve yakışıklı hayvanlar koleksiyonuma bir yenisini daha etkiledim. Hayvanların portre şeklinde fotoğraflarını çekmeyi çok seviyorum.



Yine yeniden her yerde kilise. Bu kilise de minik bir ada üstüne kurulmuş.

Bunun ormanın ortasında ne işi var. Bir anlam veremedim. Vardır bir bildikleri dedim.

Çünkü hava güzel, çünkü pedalladım, neden dans etmeyeyim değil mi!





Güneş var güneş daha ne olsun.



Leylek kafasını görenler kimler?

Enerji şart. Haribo candır.


Yine güneş var



Bira sevmem. Sadece fotoğrafını çekerim. Gittiğimiz bölgenin kendi üretimi olan biralar da arşivde yerini alsın istedim.

                                              Böyle yaratıcı şeyleri de pek severim. 

                                       



     3 günlük tatil doya doya geçti. Yine küçük ve meydanı olan bir şehir ziyareti sonrası eve dönüldü.


Bu yazı da kısa olsun bol bol görsel içersin diye yazıldı. O yüzden tam da burada son buluyor.
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye kadar şen ve esen kalın. 
Birbirinizi anlamaya çalışmaktan da vazgeçmeyin. 
Sevgiler.


✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

9 Nisan 2023

Kahve Bahane #Roma

Ayağımda Roma tozuyla yazmak vardı bu satırları. Bugün yazarım, bugün olmadı; yarın yazarım derken, hop üstünden bir ay geçti bile. Her şey yağmurlu bir günde, evde kanepeye uzanmışken başladı. Acaba annemle nerelere gidebiliriz diye internette gezinirken aklımda ve her zaman kalbimde olan İtalya'ya gitme fikri ağır bastı. Ve hızlıca beş günlük bir tatil ayarladım. Annemin yeşil pasaportu var ve yeşil pasaport bulunmaz bir nimet şu aralar. Vizeyle uğraşmadan Avrupa ülkelerine gidebilmek tatili hemencecik ayarlamaya da imkan sağlıyor. 

Bu benim Roma'ya ikinci ziyaretimdi. Mart ayında gitmeme rağmen hava ılık ve Polonya'ya kıyasla efsaneydi. Roma'nın havasını her zaman İzmir'e benzetiyorum. Bu sefer de beni yanıltmadı. 

İtalya hem tarihi olsun, hem de yemekleri ile gönlümü çalmaya devam ediyor. Roma öyle bir şehir ki; adımınızı attığınız her yerden tarih fışkırıyor. Fakat bu sefer gidişimde anladım ki ben Roma'da yaşayamam. Çünkü trafik deseniz var, insan kalabalığı deseniz var. Gerçi böyle düşünmemdeki en büyük etken aşırı sakin olan Krakow'dan oraya gitmiş olmam. İlk ziyaretimi İstanbul'dayken yapmıştım. Ve o zaman bana böylesine kalabalık gelmemişti. Krakow'dan sonra bana her yer çok kalabalık geliyor.

Annemle baş başa tatil yapmanın keyfini kelimelere dökemem. Annecimle ben, anne kız gibi değil de iki yakın arkadaş gibiyiz. Bu durumda en yakın arkadaşımla tatile çıkmış gibi oluyorum ve sonuç yüzde yüz mutluluk. 

Annem Türkiye'den ben Krakow'dan gidince aynı zaman dilimlerinde oraya varan uçakları bulmak kolay oldu fakat maalesef ki aktarmalı uçuşlardı. Ve dönüş yolculuğunda bir ilki yaşadım. Bağlantılı uçuş almama rağmen ilk uçak geç kalkınca ikinci uçağı kıl payıyla kaçırdım. Yine Almanya, yine uzun bekleyişler. Benim bu Almanya çilem hiç bitmiyor. Bir sonraki uçuşa yer ayarladılar fakat bu benim yedi sekiz saatimi havaalanında geçirmeme sebep oldu. Ama moral bozmadım. Ya gidişte olsaydı, hem annem Roma'daki havaalanında beni saatlerce bekliyor olacaktı, hem de tatilimizden bir gün kaybetmiş olacaktık diye düşünerek kendimi avuttum. 


Vesselam tatil güzel bir aktivite. İnsan rutinden çıkıyor. Beyni her gün meşgul olduğu işlerden, sorunlardan, sorumluluklardan uzaklaşıyor. İnsanın içine bi huzur doluyor. 

Aklımda annemle gideceğim yeni yerler var. İmkanımız varken gezmek lazım. Bu hayatta yanımız kar kalacak olan şeyler ne de olsa biriktirdiğimiz anılar olacak. 
Gelin size de o anılardan birkaç kare göstereyim. 

Burası meşhur İspanyol merdivenleri.




Burayı bilmeyen yoktur sanırım Aşk Çeşmesi ve ünlü Roma dondurması. Fotoğraf çekene kadar birazı yemiş olabilirim. Daha önceki ziyaretimde Aşk Çeşmesi tadilat dolayısıyla kapalıydı. Bu sefer ben de geleneğe uydum. Parayı attım gitti.


İki kişi tatile gitmemin en büyük zorluğu fotoğraf çekecek kimsenin olmaması. 






Colosseum; içi ayrı dışı ayrı güzel.


Yağmurlu italya sokakları ve keyifli bir Yasemin

















✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

8 Ocak 2023

Kahve Bahane #Bahanesi Yok



Dışarısı bir derece olmasına rağmen, mutfak penceresinden tam olarak kahvemin üstüne vuran güneş ışınlarının hatırına, içinde bulunduğum ortamı güzel bir pazar sabahı olarak nitelendirebilirim. Kasım ayından bu yana yazmadığımın farkındayım. Bunun da bir bahanesi yok. Zorlama yazmaya kalktığımda kahve bahanenin tadı tuzu olmuyor. 


Geçen Aralık ayında yoğun bir iş temposu içinde buldum kendimi. Halen o tempodan çıkamadım. Umudum iki ay içinde o tempodan çıkabilmek. Bir anda gemileri yakmamak adına biraz süre tanıdım. Baktım tempo yavaşlamıyor, daha önce defalarca yapmış olduğum gibi kendi tempomu kendim belirleyeceğim. Çünkü huzuru her şeyden üstün tutuyorum. 

İş koşuşturması yüzünden bir süredir spora ara verdim. Bu beni mutsuzluğa sevk ediyor. Bu arada airfryerde sufle yapması keşfettim. Akıllara zarar. Böyle kolay ve lezzetli olmamalı. Şu aralar girdiğim en büyük günahların müsebbibidir kendisi. 

Geçenlerde yine doğruluğu tartışmaya acık olan olan bilgi kirliliği içinde yüzerken; Japonların bir mutluluk kavanozu yaptığını okudum. Dediğim gibi birileri bir yerlerinden uydurmuş olabilir. Fakat fikir güzel. Ben de fikri alıp bloguma entegre etmeye karar verdim. Adını Mutlu Anlar Kumbarası olarak değiştirdim. Beni mutlu eden olayları not alacağım. Yıl sonunda bakalım kumbaramda neler birikmiş olaracak. Küçük şeylerden mutlu olduğum için kumbaramda birçok güzellik olacağına inancım sonsuz. Yazalım bakalım.

Yazmıyorum olabilirim lakin okuma aktivitemde bir değişiklik yok. 2022 yılını 76 kitapla noktaladım. Bu sene hedefim 81 kitap okumak. Bu sene tiyatro ve çocuk kitabı kategorilerinde okuma yapmak istiyorum; bu yüzden sayıyı biraz yüksek tuttum. Kindle türkçe kitap satmaya başlasa ve istediğim kitaplara erişebilsem okumak istediğim daha binlerce kitap var.

Her sene başında klişe haline gelen hedef belirleme işini bu sene kitap sayısı hariç pas geçtim. Bu sene kendime koyduğum hedeflerim yok. Ne olacaksa olsun artık. Siz bu karıncaya bakıp kendinize bir hedef belirlemekten vazgeçmeyin. Hedefler insanı zinde tutar. Yaşam enerjisi yükler. Ben bir karınca olduğum için zaten kendime uğraşacak mini mini işler yaratıyorum. Bu da bir nevi beni hayata bağlıyor. 

Bu kadar gevezelik kafi. Kahvem bitti. Sırada pazar gününe yakışır bir kahvaltı var. O zaman ne diyoruz!
Bir sonraki kahve bahane yazısında buluşuncaya dek şen ve esen kalın. 
Huzur önemli bunu da unutmayın.
✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:
Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.