Şubat ayını uğurlamamıza saatler kala bu sene başladığım ne umdum ne buldum serisinin ikincisi ile ben yine buradayım. Ajandamda yer alan yapılacaklar listesindeki maddeleri neredeyse tamamladım. Umduklarım ile bulduklarım arasında çok fark yok. Kısa olmasına rağmen verimli bir ay geçirdim diyebilirim.
Şubat, aşkın ayıdır. Aşkın sıcaklığı gibi sıcak bir hava umdum. Açıkcası umduğumu da buldum. Özellikle son hafta, hava oldukça güzeldi. Hatta İstanbul'a kar yağdığı gün, Krakow'da hava günlük güneşlikti. Pazartesi günü işten erken çıktım ve eve yürüyerek döndüm.
Şubat ayında 3 kitap okumayı umdum. Ay bittiğinde listemde 4 kitap buldum. Bunlardan biri de Tutunamayanlar olsun dedim. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Tutunamayanlar'ın bitmesine 150 sayfa kaldı. Araya başka kitaplar sıkıştırmasam biterdi aslında. Olsun! O da Mart ayının listesinde yerini alacak artık.
Şubat ayı listesinde yer alan kitaplar ise şöyle;
- Piraye'ye Mektuplar -Nazım Hikmet Ran
- Amcanın Rüyası - Dostoyevski
- Henüz Vakit Varken Gülüm - Nazım Hikmet Ran
- Beyaz Geceler - Dostoyevski
Squata devam etmeyi umdum. Ay bittiğinde ajandamda squata ek olarak plank buldum. Artık squat yaptıktan sonra plank yapıyorum. 28 gün boyunda hiç aksatmadan squatımı yaptım. Plankı son 10 gündür yapıyorum.
Şubat ayında haftada iki kereden toplam sekiz kere koşmayı umdum. Ay sonunda ajandamda sadece iki gün buldum. Diğer altı güne ne oldu derseniz. Yandı bitti kül oldu. Hayal oldu. Bir başka bahara kaldı. Hava biraz daha ısınınca dışarıda koşabileceğim. O zaman hedefe ulaşacağımı umuyorum.
Terry Gilliam filmlerini izlemeyi umdum. Ay sonu listemde üç adet tik buldum. İzlemek istediğim iki adet filmi daha vardı fakat biraz gerilim olduğu için izleyemedim. Korku, gerilim hiç benlik değil. İzleyemiyorum. İzleyenlere çok özeniyorum. Korkunun üstüne gidersen yeniler derler ya, korku filmi izleme korkusunun üstüne gittim. Gittiğimle kaldım. Elde var sıfır. Benim izleyebildiklerim ise şöyle;
- Fisher King
- Twelve Monkeys
- Fear and loathing in Las Vegas
Bir Tutam Karınca'da dört adet blog yazısı yayınlamayı umdum. Ay bittiğinde bu yazı ile birlikte altı blog yazısı buldum. Kahve bahanenin yanı sıra, bir adet mim yazısı, gülümsemek ve harfler adlı türünü bir türlü belirleyemediğim yazılar yazdım. Darısı Mart ayının başına diyorum.
Üç ay öncesinden biletini aldığım sihirbazların gösterilerini izlemeyi umdum. 16 Şubat günü güzel bir sahne şovu buldum. İlk defa canlı sihirbazlık gösterisi izledim. En güzeli de tüm seyircilerin dahil olduğu bir oyundu. İçeri girerken kapalı bir zarf verdiler elimize. Zarfları açın diyene kadar saklayın dediler. Sihirbazlardan biri sahneye çıktı ve herkes zarfını açsın dedi. İçinden 4 adet üstünde sihirbazların olduğu, kartpostal boyutunda kağıtlar çıktı. O kağıtları hep beraber yırttık, sağa sola fırlattık, yanımızdaki ile değiştirdik. En sonunda elimizde kalan iki parçayı birleştirdiğimizde yeniden bir bütün yakaladık. Oldukça eğlenceliydi.
Sevgililer gününde romantik bir akşam yemeği umdum. Akşam yemeğinde masada sushi buldum. Eskiden Recep İvedik filmleri izlediğimizi düşünürsek, bayağı farklı bir sevgililer günü aktivitesi oldu bu. Neden Recep İvedik demeyin. Adamın filmlerini Şubat ayında vizyona giriyordu. O yüzden.
Şubat ayında biraz az yemeyi umdum. Ayın son günü masamda ponçik buldum. Ponçik günü burada oldukça önemli. O yüzden şirket, masamıza, mutfağa tüm gün yememiz için ponçik yığmıştı. Böyle önemli bir güne iştirak etmesem olmaz dedim. Ve üç adet ponçik yedim. Bahaneye bak sen. Nedir bu ponçiğin olayı derseniz, daha önce hakkında yazdığım yazıyı okuyabilirsiniz.
Bir ne umdum buldum yazısının daha sonuna geldim. Şimdilik benden bu kadar. Bir sonraki yazıda görüşünceye dek şen ve esen kalın. Mart ayı içinde de Bir Tutam Karınca'ya uğramayı ihmal etmeyin.
Sevgiler.