İki senedir köşe bucak saklandığımız, eş dost sohbetlerine bizi hasret bırakan, ağız tadıyla gezmemize engel olan, her gün haberlerde, yazılı basında maruz kaldığımız, yok aşısıdır yok varyantıdır diye devamlı kendini güncelleyen, emojilerde yeşil bir ikon olarak yerini alan Covid; maalesef ki bizim evin sınırları içine sızmayı başardı.
Her şey bey kişisinin takım toplantısına gitmesiyle başladı. Gece dışarı çıkıp hoşça vakit geçirmesi ona pahalıya mal oldu. Kurunun yanında yaş da yandı tabii. Burada yaş ben oluyorum. Onun testi pozitif çıkınca sosyal mesafeyi korumaya (hap kadar evde ne kadar başarılı olabilirsek artık) çalıştık. Belirtilerine bakarak (iki gün boyunca yüksek ateş, ara ara oluşan kuru öksürük, eklem ağrıları, halsizlik, üçüncü günde başlayan burun ve göz akıntısı göz önüne alarak) Omicron varyantına tutulduğunu veya Omicron varyantının ona tutunduğunu söyleyebilirim. Tabii pozitif testinden dolayı karantinaya da girdik. Polonya aynı evde yaşanları karantinaya alıyor, temaslı kişilerden de test yaptırmasını istiyor. Test sonucu negatif çıkarsa da karantinasını kaldırıyor. Bir gün sonra beni de teste gönderdiler. Benim testim negatif çıktı diye sevinirken, testten bir gün sonra hafif ateş, halsizlik belirtileri göstermeye başladım. Bunların yanı sıra bademciklerim değil de daha derinlerde bir yerde boğaz ağrısı ve yanması baş gösterdi. Ateşlenmem sadece bir gece sürdü fakat boğaz ağrım katlanarak devam etti. Buna ara ara oluşan eklem ağrıları da eklenince pek hoş olmayan dört gün geçirdim. Bugün beşinci gün ve kendimi en iyi hissettiğim gün bugün. Boğaz ağrım azalarak devam ediyor. Umarım ki yarına hafiflemiş olan ağrım da bitmiş olur. Pozitif miydin derseniz, hiçbir fikrim yok diyebilirim. Yeniden teste gitmedim.
Açıkcası Corona diye bir virüsün varlığında haberdar olmasak bunu çok ağır bir grip geçirdik diye adlandırabilirdik. Hatırlatma aşılarımızı olamadan Corona denen illetle tanışmış olduk. Pek keyifli olmadı ama en azından hastanelik olmadan atlattığımız için kendimizi şanslı saydık. Bu süre zarfında bol bol ıhlamur, zencefil, bal ve limon tükettim. Sanırım uzunca bir süre bitki çayı içmek istemiyorum. İçim dışım bitki çayı oldu.
Biz iyileştik iyileşmesine ama evde halen "pozitiftin, hayır negatifim ben" tartışması devam ediyor. Pozitif bir insan olmaya çalıştığım doğru ama söz konusu Covid olunca hiç işim olmaz.
An itibariyle kendimi tam anlamıyla sağlık olarak tanımlayamasam da bu halime de şükür diyorum. Haftaya tam anlamıyla toparlanmış olup rutine geri dönerim diye umut ediyorum. Spor yapmayı, yürüyüşe çıkmayı özledim. Bu vesile ile bir kez daha sağlığın her şeyden önemli olduğunu kulağıma küpe yaptım.
Bu da böyle bir yazı olarak burada yerini alsın.
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek şen ve esen kalın.
İtlik ve serserilikten uzak durup, evinizde oturun ki Corona denen illet sizin eve de misafir olmasın. Çok yüzsüz, benden söylemesi; geldi mi gitmek bilmiyor.
✄----------------------------------------------------------------------