29 Nisan 2022

Kahve Bahane #Long Weekend



Cuma akşamları kahve bahane yazmayı seviyorum. Sanıyorum ki hafta sonunun gelecek olmasının getirisi bu. Bu güne kadar tatilleri sevmeyen çok az kişiyle karşılaştım. Tatiller sevilmek için yok mu? Bence öyle. 

Bu zamana kadar iş günlerinden de öyle yana yakıla nefret etmedim. Sadece bir dönem çok bunalmıştım. O bunaltı sonrası da zaten bankadaki işimden istifa etmiştim. Sonuçta ağaç değilim, değil mi? Beğenmedim zamanlar yer değiştirmekten hiç çekinmem. 

Arada bir kısa kaçamaklar yaparak da yer değiştiririm tabii. Buna mini mini tatiller diyorum. Birkaç gün olması bile ruha öyle iyi geliyor ki. Rutini bozuyorum. Farklı yerler görüyorum. Daha ne olsun. 

Gelelim bu long weekend olayına. Polonya'da Nisan ve Mayıs aylarında araya serpiştirilmiş tatil günleri var. Çoğu zaman bunlar pazartesi veya cuma ile birleşiyor; oluyor sana uzun hafta sonu. O zamanlarda Polonyalıların çoğu bir yerlere kaçıyor. Biz de yarı Polonyalı sayılırız artık. O yüzden bir yerlere kaçmayı ihmal etmiyoruz. 

Nisan ayındaki long weekend olayında biz de bir göl evine gittik. Hava hiç güzel olmamasına rağmen kaldığımız üç günden alınabilecek en yüksek keyfi aldım. Çiftlikteki minik hayvanları besledim. Yakındaki kaleyi ziyaret ettim. Bu gidişle Polonya'nın kaleleri adlı bir seri hazırlayabileceğim. Gece dört derecede, dışarıda jakuzi keyfi de yaptım; daha ne olsun. 












Göl evi demişken aklıma The Lake House adlı film geldi. Geçenlerde televizyonda denk geldim ve yine izledim. Ben gizli bir Sandra Bullock hayranıyım. Filmlerini zevkle ve tekrar tekrar izleyebilirim. Ayrıca göl evinin konusuda oldukça ilginç. Henüz izlemediyseniz tavsiye ederim.

Bu arada uzun zamandır aklıma olan Vakıf serisini okumaya başladım. 4. kitaptayım şimdi. Uzun bir seri olması gözümü korkutuyordu. Lakin hiç de korktuğum gibi çıkmadı. İkinci kitabın ilk yarısı hariç, okuduklarımdan oldukça keyif aldım. Hedef tüm seriyi tamamlamak.

Seri kitap okumanın tek dezavantajı uzunca bir süre hep aynı yazarı okuyor olmak. Bu yüzden türü bakımından tamamen bağımsız olan farklı kitaplar da araya serpiştiriyorum. Bu genellikle sağlık içerikli kitaplar oluyor. Üç gün önce Sirkadiyen Beslenme adlı kitaba başladım. İçinde oldukça değerli bilgiler var. Sağlıklı beslenmeyle ilgiliyseniz okunulası bir kitap.

Aslında baharın gelmediğinden dem vurabilirdim lakin son iki gündür hava eskiye nispeten güzel. Bu yüzden dem vurmayacağım. Umarım ki giderek daha da güzelleşir ve balkonda oturabileceğim günler gelir. 

Balkonu da yavaştan yaza hazırlamak. Geçen seneler deyesel nitelikte çiçekler alıp balkonda yetiştirmeyi denemiştim. Buranın havası yüzünden çiçek yetiştirmek pek kolay olmuyor. Bizim hava şartlarına dayanabilen tek çiçek sardunya oldu. Ben de tüm saksılarıma sadece sardunya ektim. Bir itiraf daha gelsin. Aslında ben sardunyayı hiç sevmezdim. Yapraklarına dokununca yaydığı kokuyu sevmiyor olsam bile çiçekleri güzel. Umarım ki diktiğim sardunyalar yaşar ve balkonumu renklendirirler. 

Tatil dedim, renk dedim. Bak bunlar hep hafta sonunun gelecek olmasının güzelliği. Şimdi kendime bir çay demleyip rastgele bir film izleme vakti. Bu da demek oluyor ki artık bana ayrılan sürenin sonu geldim. 

Her zaman dediğim gibi; bir sonraki kahve bahane yazısında buluşuncaya kadar şen ve esen kalın.
Çiçekleri sevmeyi de ihmal etmeyin. Sonuçta onlar olmasaydı hayat böyle rengarenk olmazdı.

Sevgiler.
✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:
Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.