22 Eylül 2022

Kahve Bahane #Höp Höp


Yazmadığım için bir takım bahanelerin arkasına saklanacak değilim. Yirmi iki yıl önceki pazarlama dersinden hatırladığım çok kısa bir alıntı "insanlar memnun olduklarında bunu etrafındaki beş kişiyle paylaşırken, memnun olmadıklarında paylaştıkları kişi sayısı elliye çıkar" der.

Sanıyorum benim buraya yazmama nedenlerimden biri bu. Hayattan genel anlamda, bazı detaylarda sıkıntılar yaşıyor olsam bile memnumum. Genelde mutsuzken, kafama bir şeyler taktığım zamanlarda daha fazla yazıyorum. Çok eski blog yazılarımı okuyanlar ne demek istediğimi anladı sanırım. O yazıların temelinde çoğunlukla pesimist bir Yasemin var.
Bak görüyor musun bahanelerin arkasına saklanmayacağım dedim ama yine bir bahane bulmadan yazıya başlayamadım.

Dediğim gibi hayat genel anlamda güzel akıyor. Aslında bunun yaşadığım şehirlede alakası var. Yazın son tatilini yapmak için iki haftalığını Türkiye'ye gittim. İki hafta boyunca yolda yürümek için bile fazladan efor sarf ettim. Oysa ki Krakow'da gözünüzü bağlasanız bile yürüyerek bir yerden bir yere kazasız belasız varabilirsiniz. Ama İzmir'de öyle mi? Kaldırımdan giden bisikletlileri ve motorları kolla, asla yayaya yeşil yanmayan ışıklarla cebelleş, kedi köpek pisliklerine basmamak için hopla zıpla, kaldırıma park eden araçlar yüzünden akrobatik hareketler yap. Ve bunların hepsini evinin 500 metre yakınındaki fırına gitmek için her gün yap. Gerçekten çok yorucu. 

Oysa ki insan tatile dinlenmek için gidiyor. Yukarıda anlattıklarım bir yana bu sefer tatil içinde tatil yaptım. Kız kıza bir kaçamak sıkıştırdık araya. Ama nasıl güzel eğlendik. Sudan çıkmadık. Bol bol güldük, eğlendik. Burnumda tüten tiyatro özlemimi Ahududu adlı oyunu izleyerek bir nebze olsun hafiflettim. Klasikleşen Alsancak turunu da atlamadım. En son bir parçamı (dişimi çektirdim çünkü) da İzmir'de bıraktım. Tabii ki her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi tatil de bitti. Aslında tatili güzel yapan ayrıntı bir yerde bitiyor olması.
















Rutine dönüş yapmak biraz zahmetli oldu. İzmir'den direkt uçuş bulunca sevinen ben iki saat gecikme yüzünden havaalanında kalınca pek üzüldüm. Uykusuz bir gecenin sonunda yuvaya döndüm dönmesine de İzmir sıcağından sonra beni karşılayan yedi derecelik havaya halen alışamadım.

Bu sene Krakow sonbaharı unutup anında kışa geçmeye karar verdi sanırım. Kasım ayında yaşayacağımız hava sıcaklıklarını Eylül bitmeden gördük. Yazlıklar hurçlara, kazaklar raflara yerleştirildi. Soğuk havaya alışana kadar spor salonuna ara verildi.

Ne diyelim sağlık olsun. Bak bu aralar bizim evin konusu hep bu. Dengeli ve sağlıklı beslenme. Birbirimize okuduklarımızı, takip ettiğimiz doktorların araştırmalarını anlatıyoruz. Aslında uzun zamandır yediklerimize dikkat ediyoruz. Tabakta dengeyi yakalamaya çalışıyoruz. Şeker hayatımızda yok denecek kadar az artık. Öyleki eskiden höp höp yediğimiz şeyler artık ekstra tatlı geliyor. İşte bunlar hep sağlıklı olma çabası.

Çaba olmadan hedefe ulaşılmıyor. Kendime bir hedef koydum. Sene başı başlamayı ve bir sene sonunda hedefime ulaşmayı planlıyorum. Şimdilik ayrıntıları bende kalsın. İlk adımı atınca buraya yazmaya başlayacağım. 

Şimdi masada okunmayı bekleyen kitabımla biraz vakit geçirme zamanı geldi çattı. Bu da "bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek şen ve esen kalın" demek.

Höp höp yemek yiyerek bedeninizi de çok yormayın. Onunla ne kadar süre vakit geçireceğiniz belli değil. Bu yüzden ona iyi bakmak lazım, değil mi? 

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:
Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.