Bir ülke düşünün. Tarihinde birçok şansızlıklar yaşamış. Üstünden kuşatmalar eksik olmamış. Yeryüzünün en büyük katliamlarından birine ev sahipliği yapmış. Ve tüm bu olumsuzluklara rağmen sanattan kopmamış. Yok canım olmaz böyle bir şey diyorsanız, az sonra okuyacağınız dünyaca tanınan ve enteresan hayat hikayelerine sahip Polonyalı yazarlar ile yollarınız kesişmemiş demektir.
Bir ülkenin kültürünü yakından tanımanın en güzel yollarından biri, o ülkenin yetiştirdiği yazaları okumaktır. Yaşar Kemal kitapları okurken doğunun sıcaklığı, Halide Edib Adıvar kitapları okurken ise Kurtuluş Şavaşını acılarını iliklerimize kadar hissederiz.
Şimdi gelin hep beraber Polonyalı yazarlar kimmiş bakalım.
Jerzy Kosinski
1933 yılında Polonya'nın Łódź şehrinde dünyaya geldi. II. Dünya Savaşı içinde geçen çocukluğu ona türlü acılar tattırdı ve kitapları bu acılar ile beslendi. Kendi ülkesinde bir dönem yasaklı olan
Boyalı Kuş kitabı onu dünyaca tanınan bir yazar haline getirdi. Yazdığı bu kitap için yazarın otobiyografisi olduğunu söyleyenler oldu. Psikoloji doktorası yapan Jerzy belli ki kendi acılarını sarmakta pek başarılı olamadı ve 57 yaşında kafasına bir poşet geçirerek intihar etti.
Bruno Schulz
Öykü yazarlığı yapan Bruno Schulz 1892-1942 yıllarında yaşamış. Bruno Schulz için Polonya'nın Kafka'sı demek oldukça yerinde olur. Kafkaesk tarzını benimseyen yazarın öykü kitapları türkçeye çevrilmiştir. Bruno, bir gün ekmek almak için sokağa çıkmamış ve bir nazi subayı tarafından vurulmamış olsaydı belki bugün daha fazla öyküsünü okuyor olacaktık.
Stanislaw Lem
Bilim kurgu okumayı seviyorsanız yolunuz elbet Stanislaw Lem kitaplarından geçmiştir. 1921 yılında dünyaya gözlerini açan Lem, Yahudi soyundan geldiği için II. Dünya Savaşı yıllarında sahte bir kimlik ile geçirdi ve Nazi katliamından kendini kurtarabildi. Sovyet rejiminin baskıcı politikaları nedeniyle yazdığı kitapları kendi ülkesinde yayınlayamadı. Edebiyatın dışında bilim felsefesi ve bilimsel spekülasyon alanlarında çalışmalar yaptı. Bu çalışmaları sayesinde birçok üniversiteden fahri doktora ünvanı aldı. 2006 yılında Krakow'da hayata gözlerini kapadı.
Henryk Sienkiewicz
1846-1916 yıllarında yaşamıştır. 1905 tarihinde "Ateş ve Kılıç" adlı kitabı ile ilk nobel ödülünü alan dünyaca ünlü yazar olarak tanıyoruz onu. "Quo Vadis" adlı kitabı ise tarihsel bir roman niteliği taşır. "Muzıkacı Yanko ve Kamyonka" 1900 yılında Ahmet Rasim çevirisi ile Osmanlıca yayınlanan bir hikaye kitabıdır. Savaş yıllarında İsviçre'de yaşamını yitiren Henryk ülkesine gömülemedi. Aradan sekiz yıl geçtikten sonra külleri Varşova'ya getirildi ve anısına bir anıt yapıldı.
Adam Mickiewicz
Yaşamını Polonya’nın bağımsızlığa adamış ünlü şair Adam Mickiewicz. Çocuk yaşta yazdığı şiirler geniş bir okuyucu kitlesi ulaşır. Vatanını bu denli severken, kurtuluş ayaklanma denemesi başarısız olan yazar çok sevdiği vatanını terk etmek zorunda kalır.
Vatanından uzak kalması onu yıldırmaz. 1855 yılında İstanbul’u ziyaret eden yazar, Kırım savaşında Türklerin yanında olduğu mesajını iletir. Ve İstanbul’da kaldığı süre boyunca bol bol tavuklu pilav yer. Yediği pilav çok hoşuna gitmiş olacak ki mektuplarında bundan defalarca bahseder. Fakat ne acıdır ki, İstanbul’a geldiği dönemde İstanbul’da Kolera salgını vardır ve yazar kolera mikrobu yüzünden Pera’da yani bugün ki Beyoğlu’nda yaşadığı küçük odasında hayata gözlerini yumar.
Adam Mickiewicz öldüğünde, iç organları çıkartılarak İstanbul’da yaşadığı binanın bodrumuna gömüldü. Fransa elçiliği tarafından alınan cesedi Paris’te toprağa verildi. 1890 yılında ise Paris’te ki mezarı açılarak kemikleri Krakow’da bulunan Wawel kalesindeki mezarlığa nakledildi. Şimdi üç farklı ülkede Adam Mickiewicz'den parçalar bulunur.
1984 yılında İstanbul’da son zamanlarını geçirdiği ev müzeye çevrildi. Yolunuz Tatlı Badem sokağına düşerse 23 numaralı binada bu enteresan yaşam hikayesine sahip yazar ile karşılaşabilirsiniz.
✄----------------------------------------------------------------------