İran edebiyatının güçlü kalemine sahip Sâdık Hidâyet'in gerçek ile hayali iç içe işlediği bir kitaptır Kör Baykuş. 95 sayfa olmasına rağmen sizi alır bambaşka bir ruh haline düründürür. Sanırım Sâdık Hidâyet için Doğu'nun Kafka'sı demek çok yerinde bir tabir olur.
- Kitabı okumaya başladığınızda, ya sayfalar size bir okyanus kadar derin gözükür ya da bu ne saçmalıyor der, hızlıca kapağını kapatıp kitabı bir tarafa atarsınız.
Kör Baykuş'un ne anlattığını birkaç cümle ile özetlemek çok zor. İnsanın en derin düşüncelerini, bazen kendine bile itiraf etmekten korktuğu buhran anlarını, düş ve gerçek hayat ile harmanlayarak bize anlatıyor demek, belki Kör baykuş için yapılabilecek en yalın tanımdır.
Sâdık Hidâyet'in intihar ile sonuçlanan yaşam öyküsünü bilenler için kitabın derinliklerinde saklı duran keder hissini yakalamak çok kolay. Kitabın içinde yazarın kendi kendiyle olan kavgası yer alıyor. Mutlak olarak düşündüğü tek çıkış yolunun ölüm olduğunu; fakat ölümden sonra bile düşüncelerinin onu terk etmeyeceğinden korktuğunu ifade ediyor.
Böyle bir durumda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli iç güdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağrından şaheserler yaratır.
Parmak uçlarına basa basa çekilip gidiyordu gece.
Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Hayatın derinlerinden seslenir, yanına çağırır bizi. Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymuş olmamızdır... Ömrümüz boyunca ölüm bize el eder, çağırır bizi. Her birimiz ansızın, sebepsiz düşüncelere dalmıyor muyuz, bu hayaller bizi öylesine sarıyor ki zamanı, mekânı farketmez olmuyor muyuz? İnsan bilmez bile ne düşündüğünü: ama sonra kendini ve dış dünyayı hatırlamak, düşünmek için toparlanmak sorundadır. Bu da bir sesidir ölümün.
Kör Baykuş'u Behçet Necatigil'in duru çevirisiyle okumak ise ayrı bir güzellik. Bu tarz derin konuların işlendiği kitaplarda çevirinin yerinde olması konu bütünlüğünü anlamamıza yardımcı oluyor.
Eğer sağlam bir psikoloji içindeyseniz kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Yoğun bir ölüm teması işlendiği için gerçek anlamda ağır bir kitap.
İntihar düşünceniz varsa, kitabın kapağını açmak şöyle dursun, kitapla aynı ortamda bulunmayın bile.
Keyifli okumalar.
✄----------------------------------------------------------------------