3 Aralık 2023

Kahve Bahane # Her Tatilin Bir Sonu Vardır


Geldik tatilin son yazısına. Bence tatilleri bu denli güzel kılan bir sonu olması. Kısıtlı bir zaman diliminde olduğu için her anından keyif almaya çalışmak, her şeyi yoğun yaşamak anılarda hemencecik yer edinmesi sağlıyor. 

Bu yazı 15 günlük Hırvatistan gezisinin son durağı ve eve dönüş yoluna dair anıları içerecek. Bundan sonraki yazılarda artık normal yaşama, Polonya hayatına dair yazmaya devam edeceğim. 


Hırvatistan macerasını Aziz Nicholas Kalesini ziyareti ile sonlandırdım. Kale 16. yüzyılda denizden gelen Türk gemilerinin saldırılarının engellemesi için kanalın girişindeki bir adaya inşa edilmiş. Minik bir ada bağlantısı sayesinde kaleye yürüyerek ulaşmak mümkün. Ayrıca kalenin içini gezmek için düzenlenen gemi turları var. Bizim saatimiz uymadığı için gemi turuna katılamadık. Yürüyerek kale duvarlarına kadar gittik. Harika manzarasından yararlanarak birkaç kare fotoğraf çektik. Böylelikle Hırvatistana bir sonraki buluşmamıza kadar hoşça kal demiş oldum.












Sonrasında ver elini Slovenya'nın şirin şehri Maribor dedik. Maribor anılarımda (aynı babaannemin yaptığı gibi) baklava yediğim şehir olarak kalacak. Bilmem bilir misiniz, benim çocukluğumda yediğim baklavalar iri ceviz taneli ve hafif limon aroması baskın bir şerbete sahipti. Sonra fabrikasyon baklavalar çıktı, mertlik bozuldu. Bir boşnak lokantasında yemek yediğimde çocukluğuma döneceğimi hiç düşünmezdim. Özlediğim tüm tatları o sofrada bulmanın hazzı inanılmazdı. 







Maribor'da tipik bir Avrupa şehri. Şarabıyla ünlü. Ayrıca şehirde çok ince bir detay var. Şimdi gelin size bunu anlatayım. Aşağıda fotoğraflarını göreceğiniz üzüm asması tam 400 yıllık. Dünyanın en eski üzüm asması olarak Guinness Rekorlar Kitabında yer alıyor. Ortaçağ zamanında dikilmiş ve zamanında Osmanlı ile yapılan savaşlara rağmen ayakta kalmayı başarabilmiş. Birçok yangından sağ çıkmış. Yakın tarihte nehir sularındaki değişim yüzünden neredeyse kuruyacakken yapılan alt yapı çalışmaları sayesinde hayata tutunmaya devam etmiş. Bu üzüm asmasının hikayesi hayatta kalma azminin hikayesi değil de nedir? Asmanın yanına yaklaşmak serbest ama dokunmak yasak. Üzüm asmasının kendine has bir müzesi bile var. 


















Maribor'da geçirdiğim kısıtlı zamanda yerel pazara denk geldim ve yine incir aldım. Ünlü olan beyaz şaraplarından tattım. Açıkcası şarabı beni çok tatmin etmedi. Çiçekli bir tadı olduğunu söyleyebilirim. Ben iflah olmaz bir Chianti ve Molto Pulciano fanıyım. 





Maribor'da geçirdiğimiz bir geceden sonra evimize, Krakow'a doğru yola çıktık. Ne de güzel tatil yaptık, pek de güzel tatil yaptık diye diye kürkçü dükkanına döndük. Eve dönüldüğüne göre bundan sonra klasikleşmiş tarzda olan (daldan dala atlayan) kahve bahane yazıları yazmaya ben hazırım; peki siz okumaya hazır mısınız?
✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

3 yorum :

  1. çok beğendim burayı not aldım, gezmek güzel ve gezmek deyince aklıma sadece avrupa geliyor, belki bir de kanada, avustralya, japonya, yani gelişmiş ülkeler :)

    YanıtlaSil
  2. Maribor'a çocuklar küçükken gitmiştik beğenmiştim. Slovenya ile tam sınır olduğumuz için çeşitli yerlerine gittik. Moravske ye daha yakınız. Hırvatistan'ı da merak ediyorum daha bugün orada geçen bir film izledim. Eşimi ikna edersem orada bir tatil yapmak isterim 😊

    YanıtlaSil

*Bloglar yorumla beslenir. Yorumlarınızı eksik etmeyin.
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. Link bırakıp kaçmayın.
*Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.