Trieste hezimetinden sonra bir sonraki durağımız olan Pula'ya doğru yola çıktığımızda yol üstünde böyle sevimli bir şehirle karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Rovinj sokalarında gezmekten inanılmaz keyif aldım. Sokaklarında gezinirken; Trieste yerine iki günümü Rovinj'de geçirseydim diye düşündüm.
Planlı bir gezi olmadığı için sokaklar beni nereye götürürse oraya gittim diyebilirim. Sadece yolda giderken birkaç blog okudum ve o sayede denize inen saklı bir merdiven buldum. O merdiveni görmek güzeldi. İşte tam da bu yüzden blog okumaktan hiç vazgeçmem. Böyle minik detaylar genellikte bloglarda yazıyor.
Dediğim gibi plansız bir gezi olduğu için, bir kahve ve yemek molasından sonra Pula’ya doğru yola çıktık.
Rovinj bana 17 sene önce gittiğim Dubrovik şehrini anımsattı. Açıkçası tadı damağımda kaldı. Eğer yolum tekrar Rovinj düşerse bir iki gün kalıp şehrin keyfini çıkarmak istiyorum. Hatta şehrin çok yakınında yer alan bir ada oteli var. Orada bile kalınabilir.
Bu kısa gezime dair birkaç fotoğrafı da buraya iliştireyim ve bir sonraki blog yazımı yazmaya başlayayım.
O bölge bana sıcak gelir, belki de yakınlarında anne-babamın doğmasından ötürü. Denize inen dar sokak fotoğraflarına bayıldım. İçim ısındı bu sabah <3
YanıtlaSilMükemnel
YanıtlaSilhımmm pekuu aklımda olsun burasısı :) trieste tır taşımacılığı için geçiş şehri işteeee :)
YanıtlaSil