Yaşam biraz Teoman’ın şarkı sözündeki gibi; zaman bir türlü geçmezken, yıllar hayatlar geçiyor. Bir yıl kapanışı daha yapmaya hazırlanıyoruz. Adettendir ben de her sene yaptığım gibi bu senenin Z raporunu yazmaya geldim. Hazırsan başlıyoruz.
Yılın başında aldığım kesin bir kararla Lehçe öğrenmeye başladım. Hemen geyiğini yapmayalım lütfen. Aman aman on senedir ordasın ve nasıl öğrenmedin diye. Buraya taşındığımızda önceliğim Lehçe öğrenmek değildi. İngilizce öğrendim ve bu sayede iş buldum. Her şeyin bir öncelik sırası var hayatımda. Lehçeye de ancak sıra geldi diyelim.
Bahar ayında annemle yine en sevdiğim yere tatile gittim. Anneciğimle İtalya sokaklarını arşınlamayı pek seviyorum. Gideceğimiz şehirleri belirliyoruz sonrası hep spontane.
Bu sene Krakow’a bahar ve yaz uğramadığı için çok az bisiklet sürebildim. Bunun için bir miktar üzgünüm. Oysa ki uzun uzadıya pedallamayı çok severim.
Hep yaptığım gibi bu sene de sporumu hiç aksatmadım. Kardiyoyu oldukça azaltıp, ağırlık antrenmanlarına yoğunluk verdim.
Yıl ortasına doğru çok ciddi olmasa da canımı sıkacak birkaç sağlık sorunuyla uğraştım. Nur potu gibi bir kolesterolüm olduğunu öğrendim. Ve açıkçası buna canım çok sıkıldı. Genetik olarak bazı şeylerin önünü alamamak kötü.
Yazın son döneminde ani bir kararla İstanbul’daki evimi sattım. Bu bahane ile kısa bir İstanbul ziyareti gerçekleştirdik. Evrak işlerini hallettim ve arkadaşlarımla özlem giderdim. Açıkçası bu kısa es bana çok iyi geldi.
İstanbul dönüşü iş arkadaşım istifa etti. Takımdan bir kişi eksilince biraz sıkıntılı ve yoğun zamanlar geçirdim.
İş yoğunluğunun üstüne iş sonrası Lehçe çalışmak için ayırdığım zaman da eklenince kitap okuma hedefimin bayağı altında kaldım.
Hareketli geçen aylar sonunda arabamıza atlayıp rotayı Hırvatistan kıyıları olarak belirledik. İki buçuk haftalık bir tatil yaptık. Ruhuma ve bedenime çok iyi geldi.
Tatil dönüşü az biraz depresyona girmiş olsam da rutine hızlıca alıştım. Artık Krakow’da soğuklar kendini iyice hissettirmeye başladı. Kasım ayında bir haftalığına İzmir’e gittim. Hazır gitmişken istediğim göbek piercing işini de aradan çıkardım. Yapmak istediklerim listesinden bir satır daha eksilmiş oldu.
Fakat İzmir’deki bahar havasını bırakıp, Krakow’un dondurucu soğuğu ile karşılaşınca toparlanmam uzun sürdü. İlk bir hafta dışarıya adım atamadım. Üstümdeki şoku ikinci haftanın sonunda atlattım. Yine sabah yürüyüşlerime başladım.
2025 benim için dolu dolu geçti. İçimdeki çocuk büyümedi lakin ben olgunlaştım. Yıl biterken kendime yüklenmeyi bırakmaya karar verdim. Zira kendime karşı her zaman çok acımasızım. Kendimi hunharca eleştiriyorum. Bir şeyleri dört dörtlük yapmaya çalışmak beni yoruyor.
Artık aynamın kenarında “ Şu an için elimden gelen bu ve bu yeterli” yazan bir not iliştirdim. Güne başlarken artık kendime bunu hatırlatmış olacağım.
Sevgili okur, eğer buraya kadar okuduysan teşekkürü bir borç bilirim. Yeni yıl sana istediğin tüm güzellikleri getirsin. Keyifli bir yıl geçirmeni temenni ederim.
Kendime ise içsel savaşlarımın azaldığı bir yeni yıl diliyorum.
Sevgiler
✄----------------------------------------------------------------------












































