Merhaba okuyucu. Eğer blogun eski okuyucularından biriysen Ne Umdum Ne Buldum başlığına aşinasın demektir. İlk olarak 2019 yılında bu seriyi yazmaya başladım ve bir yıl boyunca her ay için bir yazı yazdım. Eğer nasıl başladığını merak ediyorsan işte senin için buraya link bırakıyorum. Ne Umdum Ne Buldum Ocak
Kahve Bahane yazılarıyla şenlendirdiğim bloga bu sene ek olarak Ne Umdum Ne Buldum serisini de eklemeye karar verdim. Hem bloga biraz renk gelir hem de benim için yeni bir arşiv oluşmuş olur.
Arşiv oluşturmak benim işim. Bu sanırım bankacılık günlerimden kalma bir mesleki deformasyon. Hiçbir kağıt parçasını atmam. Her şeyi en az beş sene saklarım. Sonra kağıtlar birikir birikir bir dağ halini alır. Artık kutuya sığmayınca eski evrakları ayıklar ve yenileri için yer açarım. Bu ders notlarım için de öyle. Geçen gün eski lehçe notlarıma bakarken yine minik bir kağıt yığınıyla karşılaştım. Ama ders notlarımı hiçbir zaman atmam. Bi ara gaza gelip lise zamanında yapmış olduğum çizimlerimi atmıştım. Ara sıra aklıma geliyorlar. Atmasam orada bir defile düzenleyecek kadar kıyafet çizimim vardı.
Kıyafetlerin de eski kalitesi kalmadı artık. Çok kısır bir döngünün içindeyiz. Mesela bir şey almaya karar veriyorsun ve kıyafette şöyle bir etiketle karşılaşıyorsun. Bu ürün tamamen geri dönüşümden elde edilmiştir. Yani üstüne çer çöp giyiyorsun. Şimdi burada çevreciler bu iyi bir şey diyebilir ama benim kızdığım nokta o zaman gereksiz ambalajlardan kurtulmanın sağlanması. Ne bileyim mesela diş macunları için üretilen karton kutulara hiç ihtiyacımız yok. Sırf reyonda güzel duruyorlar diye ekstra kutuları var. Bunun gibi birçok ürün sayabilirim. Bunun yanı sıra eskiden alınmış %100 pamuk bir ürünü yıllardır kullanabiliyorken yeni ürünlerin ömürleri çok kısa oluyor. Bir iki sene içinde artık kullanılmaz hale geliyor. Yani kısacası geri dönüşüm adı altında kendimizi kandırıyoruz.
Aslında birçok şeyi kendi kendimize yapıyoruz değil mi? Kendimizi depresyona sokuyoruz, sıkıyoruz, bunaltıyoruz, mış gibi yaşıyoruz. Sonra da başkalarından medet umuyoruz. İçimizdeki sıkıntıları geçirmek için kendi kendimizi dinlemek yerine sağa sola saldırıyoruz. En sonunda da salıp depresyon hırkasını üstümüze geçiriyoruz.
Hırka önemli bir detay. Mesela ben hırka giymeyi severim. Sıcacık tutar, kolayca giyersin çıkartırsın. Tutarsız havaların baş düşmanıdır. Sizi sarıp sarmalar üşümenizi engeller. Şimdi hırka en az bir sevgili kadar işe yarar diyebilir miyiz? Bence deriz.
Sanırım bu yazı da Ne Umdum Ne Buldum serisini tanıtmak için işe yarayacak. O zaman ne diyoruz bir sonraki yazıda görüşünceye dek şen ve esen kalın. İçinizi ısıtan şeylere sarılmaktan da geri kalmayın.
Sevgiler.
Cok güzel ve samimi bir yazı olmuş. Ellerine saglik. :) hırka konusunda haklısın:)
YanıtlaSilsürekli giydiğin bir hırka veya eşofman filan var mı? ergenlikten beri hep giydiğin :)
YanıtlaSilHırka detayını çok sevdim :)
YanıtlaSilKeyifli bir seri olacak eminim