9 Kasım 2019

Kahve Bahane #53


Bol köpüklü bir türk kahvesi eşliğinde yazılsaydı bu yazı, eminim daha derin daha uzun olurdu. Hele bir sohbet etmeye başlayayım; (sonuçta kahve bahanenin önceliği kahve içmek değil sohbet etmek) belki yazının ortalarına doğru kendime bir bardak kahve hazırlarım.

Hazırlanmak, hazırlamak; yaşamın süregittiğinin göstergesi. Kendi ahenginde akarken hayat ben de bazen akıntıya kendimi bırakıyorum, çoğu zaman isyan ediyorum ve ters yöne yüzmeye çalışıyorum, nadiren de olsa su üstünde durmaktan yorulup dibe batıyorum. Sanırım bunun adına yaşam diyorlar.

Geçenlerde, uzun bir zamanın ardında resim çizdiğim arkadaşımla buluştum ve yarım kalan sanat eserlerimizi (en azından bizim için öyleler) tamamladık. Bir yandan çizdik bir yandan da sohbet ettik. Sohbetin konusu memnun olmaya geldi. Arkadaşım kadınların neredeyse çoğu zaman bir memnuniyetsizlikleri olduğu söyledi. Durdum düşündüm. Gerçekten de öyle. Her zaman şikayet edecek bir şeyler bulabilme konusunda biz kadınlardan iyisi yok. Derin sohbete kahvelerimiz eşlik etti. Resimlerimizi tamamladıktan sonra bir sonraki buluşmada renkli kalemlerimizle bir şeyler karalama kararı aldık ve ayrıldık. Böylelikle rutin hayatımızı azıcık da olsa hareketlendirmiş olacağız.


Hareket demişken yeniden spora başladım ben. Bu sefer haftanın dört günü gidiyorum. Üçüncü haftayı geride bıraktım. Spor candır derken hiç mübalağa etmiyorum. Nasıl iyi geliyor bana anlatamam. Ne iş stresi kalıyor ne de baş ağrısı. Geceleri daha kolay uyuyorum. Spor sonrası kendimi daha dinç hissediyorum. Bundan iyisi şamda kayısı...

Şam'a değil fakat Antep'te bir köy okulunun kitaplığına kitap aldım geçenlerde. Denk geldiğiniz mi bilmiyorum bir tanıtım yazısı yayınlamıştım. İşte o yazıdan elde ettiğim geliri böyle değerlendirdim. Umudum bir çocuk bile olsa okuma sevgisini o küçük yüreğine düşürebilmek.

Hazır konu çocuklardan açılmışken geçenlerde blogların yapmış olduğu bir mimden bahsetmek istiyorum. 10 yaşına bir mektup yazacak olsan nasıl olurdu gibi bir başlığa sahip. Denk geldikçe kim kendine nasıl bir mektup yazmış diye okuyorum. Geçen hafta da koşu bandında koşarken aklıma geldi. Acaba ben kendime bir mektup yazsam nasıl olurdu diye düşündüm. Pek iç acıcı şeyler yazmayacağımı anladım ve boş ver Yasemin eğer onları yaşamamış olsaydın belki de sen, sen olmayacaktın dedim. Mimi yazmadan rafa kaldırdım.

Benim aklıma koşarken çok şey geliyor. O an kağıda dökebilsem enteresan hikayeler çıkabilir ortaya. Geçen gece de tam uykuya dalıyorken yazacağım kitabın giriş paragrafı geldi aklıma. Fakat üşendiğim için bir yere not almadım. Sabah kalktığımda ise kurduğum cümlelerin bir çoğunu anımsayamadım. İşte tembellik kötü bir şey. Şimdi bekle dur ki o ilham perisi yeniden gelsin de kulağına fısıldasın.

Yazacağım kitabın dediysem öyle büyük boylu bir hayalim yok. Yazdığım mikro öykülerimi, blogda zamandan bağımsız yazdığım (Seni Sen Yapan Sevdiğin Şeyler, Sil Baştan, Ben Küçükken tarzında) yazılarımı bir kitapta toplamayı istiyorum. Sonra o kitabı bastırıp sahaflara vereceğim. Günü birinde, bir kitap sever tozlu kitaplar arasıdan belki benim kitabımı alır. Hoş olmaz mı?
Bence çok hoş olur.



✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

7 yorum :

  1. Kendime kahve yapıp oturdum, blogları okuyayım dedim ve senin yazın çıktı ilk
    yasemin. bugün biraz bisikletle gezdik eşimle. spora 4 gün gitmen gözümde
    öyle büyük ki anlatamam. hafta da 2 gün olan yogaya bile eylülden
    beri başlayamadım.her hafta bir şey çıkar mı yahu.ya da eve hemen gelip
    köşemde tembel tembel oturmayı arzuluyorum. aslında dediğin gibi spor her derde
    deva.ağrı desen var, stres desen var, uyuşukluk desen var tek çözüm
    spor. bakalım bu hafta ne olur...

    YanıtlaSil
  2. Siz kitabınızı yazın. Tam uykuya dalacakken gelen ilhamlaır da kaçırmayır. Çaünkü o zaman not alınması gereken bir değer. bir ilham için uyku kıyılır mı kıyılır. O ibareyi yazıp uyusanız biel bilinciniz uykuya yatmaz. çünkü sizin gibi şuurlu insan uyumaz hiçbir zaman...

    YanıtlaSil
  3. Şu kahve bahane yazılarınız kalp benn *-* Bu tarz yazılar gerçekten çok hoş. 10 yaşına yazılacak mektup mimi konusunda sanırım ben de sizinle aynı fikirdeyim. O zamanlarda çok daha farklı şeyler düşünüyor insan ayrıca geçmiş zaman değil de gelecek zaman için olsa daha hoş bir mim halini alır. Bir de yazıda kullandığınız fotoğraflar gerçekten çok hoş. Gerçi benim kendi çizimlerim değil ama büyükler için boyama kitabı aldım bana onları hatırlattı fotoğraflar. Ayrıca kitap konusunda umarım her şey gönlünüzce olur :)

    YanıtlaSil
  4. kesinlikle kahve sohbetlerini bile alırım okurum.blogger olmak aynı sahafta kıymet bilen bir elin gelip seni bulup almasını beklemekle aynı şey bence.yazıyorsun ve bırakıyorsun bir gün birisi okur ve belki de ilham olurum diye

    YanıtlaSil
  5. Çizimler çok başarılı, çok hoş.

    YanıtlaSil
  6. akşam yorgunluk çayı eşliğinde okuyorum yazını pek bir keyif aldım.
    Ne kadar güzel bir buluşma o, buluşurken üretmek de ayrı bir güzel. Ellerine sağlık çok da güzel olmuş.
    Çocuklara verilebilecek en güzel hediye kitap, belki hayatında en çok etkilendiği kitap olacak ve hayatını değiştirecek belki de. Kime nasıl temas edecek kim bilir <3

    Ahh o kitap fikrin ise, nasıl güzel <3 Dilerim gerçek olsun

    YanıtlaSil
  7. Gec buldum blogunuzu ama bundan sonra kahve keyiflerinize takipteyim...

    YanıtlaSil

*Bloglar yorumla beslenir. Yorumlarınızı eksik etmeyin.
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. Link bırakıp kaçmayın.
*Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.