Çayın bizim hayatımızda çok önemli bir yeri var. Kendimi bildim bileli bizim evde çaydanlığın soğuk olduğu zamanlar sayılıdır.
Sabah kahvaltılısının baş tacıdır. Kahvaltı bittikten sonra, ince belli bardakta içilen keyif çayının tadı ise ayrıdır. Kahvaltının cilası olur o.
Haftasonları beş çayı vardır bizim evde. Çeşit çeşit atıştırmalıklar eşliğinde, balkonda kurulan bir sofrada çay da bizimledir. Ayrıca eş dost gelirse o sofraya, eğer şanslıysak bir de meltem eser ince ince, elimizde tavşan kanı çaylarımızla dalarız en koyu sohbetlere.
Akşam yemeğinden sonra çaysız olmaz! Çay demlenir, bir film açılır ve filmin heyecanı bardakların boşalma süresini belirler. Bunlar ev halleridir işte. Bizim evde içecek denildiğinde akla çay gelir. Ev dışında da farklı değildir durum.
İş yerinde örneğin; çaycı ablamız, sabah çaylarımızı yüzünde güzel bir gülümse ile günaydın derken bırakır masamıza. İş güç derken zaman geçer, akşam paydos demeye az bir vakit kalmışken hadi bir yorgunluk çayı içelim teklifi gelir diğer masadan. Günün kritiği yapılırken o günün son çayı içilir ofiste. Gel zaman git zaman mekanlar değişir. Değişmeyen tek şey çaydır. Artık küçük bir koridorda bir semaver vardır bize eşlik eden. İlk tanışmalar o semaver başında bir bardak çay içilirken yapılır. Bir sonraki çayı içmek için sözleşilir ve sohbete ara verilir. Eğer havalar güzel ise karton bardaklardaki çay kapıldığı gibi işyerinin bahçesinde alınır soluklar. Zaman kıtlığından hızlı hızlı yudumlanır o çaylar.
Dost meclisinde de yeri vardır çayın. Bir çay demleyelim de dur sana neler anlatacağım denir. Bir demlik çay biter ama muhabbet bitmez. Kâh kahkaha eşliğinde kâh bir iki damla göz yaşı eşliğinde içilir çay. Demlik biter, dostluk bâki kalır.
Bunların hepsi şimdilerde benim için bir anı aslında. Lakin gönlüm geçmiş zamanda yazmaya razı olmadı. Yazarken bir kez daha anımsadım. Hayatımda değişmeyen tek şey şu bir bardak çay. Mekanlar değiştirdim, hayatıma insanlar girip çıktı, anılar biriktirdim çay eşliğinde.
Bu satırlar ise anıların getirdiği çay esrikliği içerisindeyken yazıldı. Okuduğunuz vakit siz de çayınızı yudumluyorsanız ve en az bunlardan birini hayat rutininiz içinde yaşadığınızı düşünüyorsanız yalnız değilim demektir.
Bir sonraki çay sohbetlerinde görüşmek üzere.
Sevgiler.
✄----------------------------------------------------------------------
Bir Karadeniz'li olarak çayı pek sevmiyorum. Ama Türk kahvesine asla hayır diyemiyorum :) İtiraf ediyorum çay tiryakilerine karşı ayrı bir sempati içerisindeyim :)
YanıtlaSilTürk kahvesi sohbetleri ayrı bir keyiftir. Bilirim. Ben şahsen tiryaki değilim ama bir çok kişiye göre fazla tüketiyorum çayı.
SilÇay ile ilgili böyle bir yazıyı okuyunca çay hastalığı geldi aklıma.
YanıtlaSilMalum askerlik;
Görev yaptığım kısımda bulunan askerlerin tamamı rütbeliydi.
Görev alanında tek görevli ise bendim.
Askerliğin rutin eziyetlerinden bir tanesidir rütbeli askerlerin hizmetlerini yerine getirmek.
Bunu yüksünmeden görev bilinci, aşkı ile yapmak insana çok şey katar.
Bazende kafanın tasının attığı zamanlar olur.
Askerde görevini severek yapan kişi her zaman el üstünde tutulur. Kimse ona birşey diyemez. Özel bir kalkanı vardır o kişinin...
İş, güç, görevdi derken rütbeli askerlere konuşmalarına şahit olmamam için çay isteme fasılları başlar...
Arkadaş yavaş iç biraz ağzında teneke mi var?
Yine böyle hararetli tartışmalarını yaparken 3 kişiye 1 saat boyunca durmadan çay getir götür yaptım.
O gün bunların çay olayına canım sıkılmıştı.
Ertesi gün tiryakiyi köşeli bir tepsiye koydum. Yanına bardaklar, tabak, kaşık, şeker bilimum alet edavatıda ekledim.
Getirdim salonun köşesinde duran sehpaya bıraktım.
Sabah giren tiryakinin yanına geldi şöyle bir baktı, baktı, sonra bir de bana baktı ve yerine oturdu.
görev alanı mahkemelerde bulunan kalem gibi bir yerdi.
Arada rütbeliler gelir konuşurlar, olayları müzakere ederler falan.
Yani böyle bir durumu allah muhafaza albay falan görse rütbeliler dahil hepimizi oradan sürerler o odaya da ceza verirler.
Öyle de sakat bir iş.
Tiryaki salonda bir hafta kaldı. Ara ara olum şu çaydanlığı buradan kaldır derlerdi.
Çok çay istiyorsunuz komutanım çaya git gel işleri yetiştiremiyorum dursun derdim.
Öyle öyle bir hafta salladım.
Pratik oluyordu ama dışarı çıkmadan kapı çal içeri gir falan.
Kıdemli başçavuş vardı. Birgün ben salondan dışarıdayken koridora çıktı.
Ne biçim adamsınız lan siz! askerliğinde amına koydunuz çıkarın şu çaydanlığı buradan dedi.
Böyle bağırmasa biliyor ki çıkmayacak.
Herşeye rağmen askerlik iyidir. Askerlik bir haktır.
Gidin ve o hakkınızı tahsil ediniz.
Kadınlar dahi devletten askerlik haklarını istesinler.
Gidip askerliklerini yapsınlar. O zaman bize daha bir hak verecekler.
Sabahın köründe traş olmak, (o size yok tamam)
İçtimaya çıkmak,
Tekmil vermek, görev almak.
Yanaşık düzen eğitimi,
Bunları öğrenmeden yapmadan asla erkeklerin karşısında güçlü olamazsınız.
Ekonomik özgürlük bilmem ne geçiniz bunları.
Askerlik hakkınızı talep edin.
Çay denince aklıam buruk bir hikaye gelir aklıma... Bu buruk hikaye öyle bir uydurma hikaye değil. Yaşanmış bir hikayenin öyküsünü kaleme almış ve bloğumda yayınlamıştım bir zamanlar. Merak edenler için sayfamın linkini buraya bırakıyorum. Mucize gibi bir şey...
YanıtlaSilhttps://mefkuremiz.blogspot.com.tr/2010/11/caaaayyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy.html
blogunuzu izlemeye aldım sizide bloguma beklerim :)
YanıtlaSilHoş geldiniz.
SilÇaysamak diye bir tabir var, bu bile çayı ne kadar sevdiğimizi çok iyi anlatıyor. Kahvaltıda ihtiyaç gibi çay, ikindide ise keyif. Özellikle yaz günleri ikindi zamanı uzun sohbetlerle, sevdiklerle içilen çay bir başka. İlla cam bardak illa ince bel. Dem kavramı kaç içecek de var ki?
YanıtlaSilEvet annem çok kullanır "çaysamak" tabirini. İnce belli bardakta içilen çayı nedense her zaman daha lezzetlidir. Psikolojik bir durum olabilir :)
SilÇaysız bir hayat düşünemiyorum. Kendi evimdeyken sabah kahvaltısından ve akşam yemeğinden sonra mutlaka demlik bitene kadar çay içerdim. Şimdilerde üniversite okuduğum için yurtta kalıyorum ve çaysız kalmamak için yasak olmasına rağmen su ısıtıcısı kullanıyorum (daha önce 1 tanesini kaptırdım, hemen yenisini aldım). Evimde içtiğim çayın tadını vermese de çaya olan açlığımı bastırıyor diyebilirim. Çay öyle bir şey ki, birliği de beraberinde getiriyor. Arkadaşlarla bir kafeye oturulup sohbet esnasında içilen çay, bazen yalnız kalmak isteyip güneşin batışını izlediğinde içilen çay, kısaca çay, insan hayatının bir parçası...
YanıtlaSilÇay bir içecekten fazlasıdır çoğu zaman :)
SilHikaye Kalpli Kadın benim yazacaklarıma tercüman olmuş.Bir Karadenizli olarak (Karadenizli olup ta çay içmeyen var mı derdim,varmış.Yalnız değilim sevindim)20 küsür senedir çay sürmedim ağzıma.Evet hem de hiççç....Ben de kahveciyim.Hele de Türk Kahvesi...
YanıtlaSilBlogumdaki paylaşımıma yaptığın güzel yorum sayesinde buldum seni ve hemen + ekledim...Teşekkür ederim :)
YanıtlaSilBen de teşekkür ederim. Sevgiler.
SilŞahsen çaysız bir hayat düşünemiyorum. Yemekten sonra, bir şeyler atıştırırken direkt aklıma çay geliyor. Hele hele sohbet varsa kesinlikle çay olmalı.
YanıtlaSilHer akşam demlenmezse olmaz. En azından bizim evde öyle. Ve bazen insana öyle bir tat verir ki, 2 bardak yerine 5 bardak içersin... Yanında da sohbet olunca...
YanıtlaSilBen Polonyada yaşamaya başladığımdan beri çay demleme işini bıraktım. Poşet çay kullanıyorum. Kesinlikle demleme çayın lezzeti yok farkındayım.
SilMerhabalar.
YanıtlaSilÇay, "Bir Yudum Sevgi"dir. Olmazsa olmazlarımız arasındadır. Bir yudum sevgi nezdinde çok güzel bir çay sohbeti okumasına katıldığım için çok memnun oldum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun efendim, saygılarımla.
Recep bey değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
SilSaygı ve sevgilerimle.
Çayın yeri bambaşka...Yorgunsan, muhabbet edeceksen, sıkılmışsan, mis gibi poğaçan pişmişse,,,,
YanıtlaSilKesinlikle öyle.
SilÇayla dost olmak lazım, çayı şekersiz içmek lazım. Kim bilir ne sırlar barındırıyor da vücut kimyamızı bu kadar etkiliyor? :)
YanıtlaSilÇayı şekersiz içmek gerek sözünüze katılıyorum. Eskiden şekeri içerdim. Sonra bıraktım. Şimdi tadıdı daha güzel alıyorum ayrıca işlenmiş şeker de tüketmemiş oluyorum. İçinde barındırdığı sırları bilmeyi isterdim. :)
Sil