12 Mart 2019

Kahve Bahane #39


Kahve bahane serisine yazmayalı neredeyse bir ay olacak. Ne umdum ne buldum serisi, kahve bahane serisinin pabucunu dama atacağını zannediyorsa yanılıyor. Çünkü kahve bahane serisinde konu bütünlüğü yakalamaya çalışmadan yazdığım için oldukça rahatım.

Dün itibariyle acemi birliğimi tamamlayıp, usta birliğine geçiş yaptım. İş yerinde üç aylık deneme sürem bitti ve yeni sözleşmemi imzaladım. Üç aydır Polonya'da çalışıyor olmak bana bazen enteresan geliyor. Bugün çalışırken bir ara sağıma ve soluma baktım. Solumda haftanın iki günü Polonyalı bir kız, üç günü ise Arap bir çocuk oturuyor. Sağımda ise Azeri bir kız var. Sağa döndüğümde Türkçe, sola döndüğümde İngilizce konuşuyorum. Beyin devrelerim ara sıra yanmıyor değil. Böyle bir karışıklık yetmezmiş gibi haftaya Lehçe kursuna başlıyorum.

İşe başladığım dönemde artık eskisi gibi blog yazısı yazamazsın, resim çizip kitap okuyamazsın diyenler vardı. Ama hiç de öyle olmadı. Üç ayın sonunda eskisi kadar fazla zamanım olmasa bile tüm hobilerime zaman ayırmayı başardım. Hatta bir arkadaşımla buluşup resim çizme etkinliği bile yaptık. Büyük olan kaktüs onun, küçük olan kaktüs ise benim eserim. Henüz tamalamadık. Tamamlamak için bir sonraki buluşmayı bekliyoruz.



Bu arada alışveriş işleri hafta sonuna kalıyor. Polonya bu sene yeni bir uygulamaya geçti. Pazar günleri tüm alışveriş merkezleri, büyük ve orta büyüklükteki marketlerin hepsi kapalı. Böyle olunca alışveriş için sadece cumartesi günü kalıyor. Konuya iki farklı taraftan bakıyorum ben. Benim gibi çalışanlar için biraz kötü oluyor. Cumartesi zorunlu olarak alışveriş işlerini halletmelisiniz. Yoksa pazar günü ekmek bulmak bile zor oluyor. Fakat alışveriş merkezi çalışanları için güzel bir uygulama. Herkesin ailesi ile vakit geçirmesine olanak sağlıyor. Bu yüzden iyi veya kötü diye kesin bir yargıya varamıyorum.

Krakow küçük ve yaşaması huzurlu bir şehir. En sevdiğim özelliği ise dört sene geçmesine rağmen yeni ve ruhu olan yerler keşfedebilmeye devam etmem sanırım. Geçen hafta sonu süper bir kafe keşfettim. Eskilerden kalma dört dükkanı birleştirerek bir kafe haline getirmişler. Ben dükkanın demirci olan kısmında oturdum. Tabii ki favorim terzi dükkanı olan orta kısımdı.







Kazimierz bölgesinde turlamayı, sokaklarını fotoğraflamayı seviyorum. Kazimierz Yahudiler ile Polonyalıların iç içe yaşadıkları bir bölge olduğu için kültür çeşitliliğine ev sahipliği yapıyor. Her gidişimde birkaç kare fotoğraf çekmeyi ihmal etmiyorum.

Aslında tam da bu noktada yazıyı sonlandırmayı düşünüyordum ki aklıma pazar günü denk geldiğim bir olay geldi. Son olarak onu da yazıp bu kahve bahaneyi sonlandırayım.

Pazar günü kısa bir yürüyüş için sokağa çıktım. Oldukça sarhoş bir ingiliz, elinde tuttuğu bir yemek kutusunu çöp tenekesine atmaya çalıştı. ilk iki denemesi başarısız oldu ve kutunun içinde yer alan tavuk kemikleri de yere döküldü. Çöp kutusunun arkasında ise yaşlı bir evsiz teyze çocuğu izliyordu. En sonunda çocuk kutuyu çöp kovasına atmayı başardı. Bu arada evsiz kadın ingilizce " burası İngiltere değil, burası temiz bir ülke" diye çemkirdi. Çocuk yere dökülen tavukları topladı çöpe attı.
Yanından geçerken "Aferin teyzecim" dedim içinden. Bu İngilizlerden çok çekiyoruz çok.

İşte böyle! Bu akşamlık benden bu kadar. Ne diyorduk;
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek şen ve esen kalın.
Sevgiler.


✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

17 yorum :

  1. Görmek istediğim ülkelerden Polonya gidenler hep cok temiz ve düzenli dediler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birçok ülke görme fırsatı yakaladım. Gerçekten Polonya'nın düzenli ve temiz olduğunu söyleyebilirim.

      Sil
  2. İnsan ne kadar yoğunsa yapmak istediklerine o kadar çok vakit ayırıyor aslında... Esneklik yok çünkü.Teyzeye de aferin doğrusu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru bir tespit. Boş vakit olunca sonra yaparım diye diye erteleyip duruyoruz.

      Sil
  3. Yoğun zamanlarda hobilerime daha sıkı sarılasım geliyor. İçten içe daha çok seviyorum nedense.
    Senin işinde zor. İngilizce, Türkçe... Devreler yanar yani. Polonyo, İngilizleri sevmiyor galiba.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İngilizler buraya gelince çok dağıtıyorlar. Tüm gün sarhoşlar ve sokaklarda bağırıp çağırıyorlar. Ben de sevmiyorum kendilerini.

      Sil
  4. aaa son okuduğum kitap Helganıngünlüğü yanlış hatırlamıyorsam Krakow da geçiyordu bir bölümü galiba...eve gidince tekrar balıcam unutmazsam....Hayatının bir kaç senesi yahudi kamplarında geçen bir kızın günlüğü idi bu kitap....sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha önce duymamıştım kitabı. Toplama kampı Krakow'da olduğu için birçok kitapta ismi geçiyor.

      Sil
  5. çok güzel dolu dolu bi yazı
    iyiymiş bu! burası ingiltere değil:))
    gelsin de türkiyeyi görsün bu teyze :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'yi görse çıldırır sanırım. Ve bunu söyleyen teyze bir evsizdi.

      Sil
  6. Senin iş yerin de Birleşmiş Milletler bürosu gibiymiş Yasemin. Çok kültürlü bir yaşam süruyorsun ne güzel :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle biraz. ve iyi yönlerinin yanı sıra bazı kötü yönleride var.

      Sil
  7. Çok teşekkür ederim. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  8. Muhteşem antik bir görüntüsü varmış cafenin, her ülkenin başına aldığı belalar var :) teşekkürler güzeldi

    YanıtlaSil
  9. ya o kafeye bayıldım ben, çok güzel bir ambiyansı var. :) çok şanslısın Yasemin abla, o ortamda bulunmak bile huzur verir :)

    YanıtlaSil
  10. Kahve dedin de bende yazı yazarken ihtiyaç duyduğum bir uyarıcı olarak hayatımda. Bu yazında keyifle okurken kahvemi yudumluyorum teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  11. Azərbaycandan salamlar✿ Yazılarını sevə-sevə oxuyuram, Yasemin♥

    YanıtlaSil

*Bloglar yorumla beslenir. Yorumlarınızı eksik etmeyin.
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. Link bırakıp kaçmayın.
*Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.