22 Kasım 2025

Kahve Bahane #Biri Kış Nerede Mi Dedi!



Sizin oraları bilmem lakin Krakow’a resmen kış geldi diyebilirim. Artık hava durumu tahminlerinde çift haneli sayları göreceğimiz günler pek uzak. Bugün sabah kar yağışıyla güne merhaba dedik. Nedense bu sene; bu kış hayatta kalamayacakmışım gibi hissediyorum. Canım evden dışarı adımımı atmak dahi istemiyor.

Bakmayın böyle serzenişte bulunduğuma mental olarak kendimi hazır hissettiğimde sabah yürüyüşlerime geri dönerim. 

Sanırım böyle hissetmemin bir nedeni de İzmir’den yeni dönmüş olmak. Orada tişörtle gezerken bir anda sıfır derecelere maruz kalan bünye şaşkın ve üzgün. 

Şaşkın olan bir diğer şey de göbeğim. Hazır İzmir’e gitmişken uzun zamandır sahip olmak istediğim göbek piercingini yaptırım. Şu an süreç sıkıntısız ilerliyor. İnternette pek kötü senaryolar okudum. İyileşme süreci sıkıntılı oluyor deniyordu. Umarım öyle şeyler yaşamam. Şimdilik beni tek zorlayan şey düşük bel giymek. 

Bir ara ne modaydı şu düşük bel. Sonra yüksek beller çıktı. Şimdi de yüksek bel giymeye alışmışım. Düşük bel giymek bi garip geliyor. Biz de her şeye pıt diye alışmaya meyilliyiz maşallah. 

Bir maşallah da kendime alayım. Çünkü istikrarlı bir şekilde ilerlediğim Lehçe dilinde bayağı yol katetmişim. Yeni bir kurs ile görüşüyorum. Ve oradaki seviye tespit sınavında beklediğimden daha iyi bir sonuç aldım. Lakin, biliyorum ki sınav için daha kat etmem gereken yol uzun ve çetrefilli. Açıkçası Aralık ayında kendimi biraz dinlendirmek istiyorum. Ocak ayında yeniden maratona başlarım. 

Bu kısa arada, İzmir’den aldığım kitaplarımı okurum. Seneler sonra ilk defa yıllık kitap okuma hedefimin altında kaldım. Hayatıma Lehçeyi dahil ettikçe Türkçe okumalardan uzaklaştım. 

Beynim ise çorbaya dönmüş durumda. Gün içinde çalışma dilim İngilizce, süreli İngilizce mail oku, mail yaz, milletle konuş. Akşam özel derste Lehçe konuş. Gün sonunda beynimin içinde üç dil halay çekiyor. Ve bazen Türkçe bir şeyler anlatırken akıcı olamıyorum. 

İnsan kınadığını yaşamadan gitmezmiş bu dünyadan. Umarım benim de sonum yarım yamalak Türkçe konuşan Almanlar gibi olmaz. Tam bu sebepten ötürü fırsat  bulduğum her zamanda Türkçe kitap okumaya sürdürüyorum. 

İki satır yazarım diye oturdum ekran başına lakin laf lafı açtı, kahve bahane için uzun bir yazı oldu. Sırf bu yüzden şimdi yazmayı sonlandırıyorum.
O zaman ne diyoruz; 
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek; 
Şen ve esen kalın. 

Kendinize renki bir çift çorap almayı ihmal etmeyin. Hem kış ayında ayaklarınız sıcacık olur hem de hayatınıza biraz renk katmış olursunuz. Fena mı olur! 

Sevgiler. 
 

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

3 Kasım 2025

Kahve Bahane # Bu Hayatın Pause Tuşu Nerede


Uzun bir aradan sonra yeniden hoş geldin sevgili okur. Bir şeye ara verdiğinde yeniden başlamak zor derler. Sanırım bu sigara dışında her şey için geçerli bir tespit. Zira sigarayı bırakanların çok kolay bir şekilde başladıklarına şahit olmuşluğum var. 
Yazı yazmaya ara verince de yeniden yazmaya başlamak zor. En azından benim için öyle. Eskiden peş peşe dizdiğim kelimelerin hepsi kaybolmuş gibi. Yazarken bir tıkanma yaşıyorum. 
 
Ara ara bunu hemen yazmalıyım dediğim konuları not almıyorum ve aklımdan çıkıp gidiyorlar. Gerçi bu aralar kafam o kadar meşgul bir hal almış durumdaki. Lehçe tüm ayarlarımı bozdu. Kendime koyduğum süre yaklaştıkça strese girdiğimi fark ettim. Çoğu zaman kendimi Lehçe sınavına girerken hayal ediyorum.

Biraz uzun bir girişten sonra her zamanki gibi kısa kısa birbiriyle alakasız konular hakkında yazmaya başlayabilirim. Zira kahve bahanenin olayı bu. 

Hayatımın hiçbir döneminde kilo problemin olmadı. En kilolu olduğum dönem doğduğum dönemdi sanırım. Bir topaç gibi dünyaya gelmişim. Sonrasında hastalıklar peşimi bırakmamış. Çocukluğum ve gençliğimde hep zayıftım. İtiraf etmeliyim bir ara daha fazla kilo verip baklavalarımı saymak istedim. Fakat kilo öyle bir şey ki, istediğiniz yerdeki yağları yakıp diğerleri tutamıyorsunuz. Birkaç kilo verdim vermesine de yüzüm çöktü. Yok dedim bu iş böyle olmaz. Şimdi kontrollü bir şekilde ilerleyip kilo alıyorum. Kas kütlemi bayağı arttırdım. Bu da kendimi daha kuvvetli hissetmemi sağlıyor. Bu hissi seviyorum. 

Sevdiğim şeylerden biri de seyahat etmek sanırım. Yeni yıla girmeden bir Türkiye tatili ayarladım. Böyle söylemek de bir garip aslında. Çünkü tatilden öte aile ziyareti demek daha doğru. Şimdi her sabah yiyeceğim taze gevreklerin hayali kuruyorum. 

Eskiden çok hayalperestim. Lakin gerçekçi hayaller kurarım. Ulaşılabilir olması benim için önemli. Boşa kürek çekmeyi sevmiyorum. Yaş aldıkça daha az hayal kurmaya başladığımı fark ettim. Nedenini de bilmiyorum. 

Her şeyi de bilmek zorunda değilim ki. Bu kendimde sevmediğim ve değiştirmek istediğim bir özellik. Bir işe kalkıştığım zaman en iyi, en güzel, kusursuz şekilde yapmaya zorluyorum, bu da beni ekstra yoruyor. Sanıyorum ki biraz yavaşlamayı, kendime çok yüklenmemeyi öğrenme vaktim geldi de geçiyor…

Ordan buradan yazarım dedim lakin evdeki hesap çarşıya uymadı. Biraz iç dökercesine bir yazı oldu. Olsun bu sefer de böyle olsun Yasemin dedim. 

Şimdi şu üç günü bitirip, ailemle kucaklaşacağım günün hayalini kurup mutlu olma zamanı. 

O zaman ne diyoruz; 
Bir sonraki kahve bahane yazısında görüşünceye dek şen ve esen kalın. Arada bir de hayatın pause tuşuna basmayı unutmayın.
Sevgiler.   

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:
Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.