16 Kasım 2020

Kahve Bahane #Gün Batımı


Her gün bir önce günün aynısı olmaya başladı artık. Sabah aynı saatte uyan, yan odaya geçip çalışmaya başla. Mesai bitince bilgisayarı kapatıp mutfağa geç. Hava erken karardığı için bitmeyen gece ile yüzleş. Uyu ve yine aynı döngüye uyan. 

Son bir ayını bir solukta anlat derseniz bundan fazlası yok. Böyle bir film vardı hatta. Adam devamlı aynı güne uyanıyordu. Kendimi oradaki filmin başrol oyuncusu gibi hissediyorum. Sizin orada durumlar nasıl? 

Hal böyle olunca içimden yazmak da gelmiyor. Çünkü bu depresif hal yazılarıma yansıyacak. Ortaya karamsar kahve bahaneler çıkacak. İnsanlar pek keyifsizken de böyle yazılar ile daha da çok iç karartmaya lüzum yok, değil mi?

Hava iç güveysinden hallice artık. Sabah uyandığımda hava 5 derecenin altında değilse yürüyüşe gitmeye devam ediyorum. Geçen hafta bir gün koştum bile. Dört kilometrenin sonunda bileğimde çok ince bir sızı hissettim sadece. Bence yeniden uzun uzadıya koşacağım günler uzak değil.



Havalar soğuyunca daha çok kitap okuma isteğiyle doluyorum. Battaniyenin altında, sıcacık çayım bardakta. Böyle böyle derken bu senenin okuma hedefini tutturdum. 55. kitabımı dün akşam bitirdim. Ali Lidar'ın Yolun Başı adlı şiir kitabını okudum. Seneler olmuştu şiir kitabı elime almayalı. 1000 kitap adlı sitede gezinirken bir okuma etkinliğinde denk geldim bu kitaba. Biraz da depresif hissediyordum. Bir çırpıda okudum tüm kitabı.

Aslında bu yazarla ilk tanışmam değil. Sanıyorum iki sene önce yaptığımız bir blog etkinliğinde Alengirli Şiirler adlı kitabı bana hediye olarak geldi. O kitapta yer alan şiirlere bir göz atmıştım. Dünkü kitaptan sonra, kitaplıkta okumayı bekleyen kitabımı elime alıp adam akıllı okumak şart oldu. Yani kısacası ben Ali Lidar'ın kalemini sevdim. 

Geçen hafta hem alt kat, hem üst kat komşumun akılalmaz gürültüleri sinirlerimi oldukça yıprattı. İkisinin ortasında kapana kısılmış gibi hissediyorum kendimi. En kötüsü de uyarmamıza rağmen umursamadan gürültü yapmaya devam etmeleri. Bazen avazım çıktığı kadar bağırmak ve saçlarını başlarını yolmak geliyor içimden. Aman ben boş ver Yasemin diyip bir melisa çayı yapıyorum kendime. 

İnsan kendi için bir şeyler yapmalı. Zira ben bunu pek sık yaparım. Bu akşam Küçük Prens adlı kitapta yer alan bir bölümü ararken, kendime yazdığım notla karşılaştım. Seneler önce yazmışım. Şimdi karşıma çıkınca gülümseme sebep oldu. 


Karantina, corona derken sanırım benim de dayanma eşiğim buraya kadardı. Bu hafta hissettiğim bu depresif durumdan çıkamazsam daha karamsar günler beni, daha karamsar yazılar da sizi bekliyor olacak.
Depresyon hırkasını giymemek için çabalıyorum, çabalıyorum, çabalıyorum. Umarım ki başarabilirim. 

Şimdi bardakta soğuyan çayımdan bir yudum alıp, klasikleşmiş kapanış cümlemi yazabilirim. 
Bir sonraki yazıda görüşünceye dek şen ve esen kalın.
Kendinize minik tatlı notlar yazmayı deneyin. Bence seversiniz.

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

7 yorum :

  1. 2020 herkes için kayıp bir yıl oldu. Bizim burada insanlar yaşamıyor. Herkes kendini koruyarak hayatta kalmaya çalışıyor. Bu nedenle herkes kopyalanmış günler yaşıyor bence..

    YanıtlaSil
  2. Okumak, yazmak için düzenlenen bir yıl oldu. Bakalım 2021 neler getirecek?

    YanıtlaSil
  3. Yorumlarda Abdullah Özer'in dediğine o kadar çok katılıyorum ki. "2020 herkes için kayıp bir yıl oldu." Sanki yılbaşında tekrar 2020'ye girecekmişiz gibi hissediyorum. Mart ayından sonrasını hiç yaşayamadım,yaşayamadık. Hepimizi zaman zaman depresif moda sokan bir şeyler var. Bir an önce toparlanıp ayağa kalkacağınıza inanıyorum :) Görüntülü konuşma,telefonla arama,belki dikkatli şekilde birkaç buluşma size iyi gelecektir :) Sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Elbette depresyona girmeni istemem, ama olur da girersen yazacağın depresif yazıları da merakla bekliyor olacağım :) Küçük Prens'i pek severim :) Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
  5. Aynı döngüleri bende yaşayıp duruyorum. Sabah 08:00'da uyanıyorum. Yan odaya geçip uzaktan eğitime başlıyorum. Pandemiyi ciddiye aldığım için pek dışarı çıkmak istemiyorum. Fakat çıkıp koşmam gerekiyor... 3 km koşu sınavım beni bekliyor. Siz 4 km nasıl koştunuz, bu konuda bana tavsiye verebilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım son bir senede birçok insanın hayatı böyle. Daha önce hiç koşmadıysanız kademeli bir şekilde başlamanızı öneririm. Ben öyle başlamıştım. Bir süre sonra 10 km kadar çıktı koşu mesafem.

      Sil
  6. Gürültülerin ve depresyonun uzak olduğu bir yıl beklesin bizi. Tabi bol okumalı da olsun :)

    YanıtlaSil

*Bloglar yorumla beslenir. Yorumlarınızı eksik etmeyin.
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. Link bırakıp kaçmayın.
*Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.