22 Temmuz 2020

Kahve Bahane #Hayaller


Kahve bahane derken, balkonda bana eşlik eden içeceğin çay olduğunu yazmak ne denli doğru bilmiyorum. Eylül görünümlü Temmuz akşamında, balkonda hırka ile otururken, kendime bir bardak çay koyup, uzun zamandır yazmadığım kahve bahane yazısını yazmak istedim.

Aslında taslakta bekleyen başka bir yazı var. İki hafta önce, fırtınaya rağmen Krakow'a iki saat uzaklıkta olan bir şehir ziyaret ettiğimi anlatan bir yazı. Yazdım, hatta yazıyı yarıladım. Sonra döndüm okudum. Sanki o yazıyı ben değil de başka biri yazmış gibi hissettim. O yüzden de taslak olarak kaldı. O öyle bekleyedursun ben yine ortaya karışık bir yazı yazmak için buradayım.

Bu sene yaz ayı buralara uğramadı. Yağmurun yanı sıra hava soğuk. Yaz yağmuru olsa bir nebze sevilir fakat böyle yağmurlu soğuk havaların benim üzerimdeki olumsuz etkilerini yazmakla bitiremem. Neyse konumuz bu değil. Konumuz sümüklü böcekler. Aman nerden çıktı bu demeyin. Çünkü kendilerini her yağmur sonrası yollara vuruyor bu hayvanlar. Sabahları yürüyüşe gidiyorum. Üstlerine basmamak için gerçekten efor sarfediyorum. Resmen intihar eylemine kalkışıyorlar her yağmur sonrası. Onlarda mı yağmuru sevmiyor acaba.

Seviyor sevmiyor konusuna gelince. Bisikletimle aşk yaşadığımı bilmeyen yok. Geçenlerde de bir firmanın bisiklet baskılı t-shirtlerini gördüm. Ama gelin görün ki sadece erkekler için üretmişler. Ve en küçük bedeli L. Ayıptır dedim. Aldım attım sepete. Sonuçta terziliğimi konuşturup kendime orijinal bir t-shirt yapacağım. Dikiş dikmekten anlamanın artılarını kullanmak lazım.

Artı demişken; doğum günümün artılarından yani hediyelerimden de bahsetmeden geçemeyeceğim. Bu sene harika hediyeler aldım. Uzaklardan gelen, içinde uzay temalı birçok şey bulunduran bir paket. Astronotları pek bi severim. Kolumda da dövmesi var. O yüzden benim için mükemmel bir hediyeydi.
Bir diğeri de harika bir albüm. Ne zamandır aklımda çektiğim fotoğrafları bastırıp bir albüm yapma fikri vardı. Ve bundan kimseye bahsetmemiştim. Sanki arkadaşımın içine doğmuş gibi harika bir albüm alarak kutladı doğum günümü. En kısa zamanda basılacak fotoğrafları ayarlayıp, albümü doldurmak lazım.
Ve yine bisiklet. Çünkü Yasemin dediklerinde arkadaşlarımın aklına gelen üç şeyden biri kesinlikle bisiklet olur. Şimdi mini mini bir bisiklet kolyesi var boynumda. Arkadaşım bunu görür görmez tam olarak senin için yapıldığını düşündüm dedi. Geldiği günden beni boynumdan çıkarmıyorum. O kadar güzel ki.

Keşke her şey böyle güzel olsa. Son iki üç gündür Türkiye gündemi yine içimi daralttı. Cinayetler, saçma sapan yasaklar, bunlara devamlı maruz kalmak insanının tüm ruh sağlığını bozuyor. Uzakta olsam bile ailem, sevdiklerim orada. Kayıtsız kalamıyorum. Belki de tilki misali dönüp dolaşacağım yer orası diye endişe duyuyorum bazen. Zaten bıraktığımda kötü bir hal alıyordu. Şimdi gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor.

Kötü giden bir diğer şey de ayağım. Tam düzeldi artık koşabilirim diye düşünken, ara ara yoklayan ağrılarım beni endişelendiriyor. Son bir haftadır hiç ağrımayan ayağım az önce yemek yaparken, mutfakta bir ileri bir geri gezinirken yeniden ağrımaya başladı. Bakalım umarım yine bana doktor yolları gözükmez.

Yol  demişken; gerçek anlamda bir tatile ihtiyacım var. Kimin yok ki? En son geçen sene iki hafta tamamen işten uzak bir tatil geçirmiştim. Şimdi tam olarak öyle bir tatile ihtiyacım var. Deniz kıyısında kitap sayfalarımı çevireyim, gün doğumunda sporumu yapayım, iki hafta, yok eftsi havalesi gitti mi? Gümrük işleri bitti mi? diye düşünmeyeyim istiyorum. Türkiye'ye gitmek hayal oldu. Polonya sınırları Ağustos ayına kadar açmıyor. Uçuş yok. Belki bir çılgınlık yapıp, buradan araba ile Hırvatistan'a gidebiliriz. Onda da yol gözümüzde büyüyor. 14 saat direksiyon sallama fikrine şimdilik uzağız.

Hayaller ve gerçekler mottosunu benimsemiş bir şekilde yaşamaya devam. Şimdiki gerçekliğime şükür ediyorum etmesine ama hayal kurmaktan da vazgeçmiyorum. Çünkü hayal kurmanın insanı yaşama bağladığına inanıyorum. O zaman inanmaya ve yaşamada devam.

Yine bitmemek için çabalayan bir kahve bahane yazısı, yine bitirmek isteyen Yasemin'in kapanışı yapabilmek için çabaları...
Sözü daha fazla uzatmadan, bir sonraki kahve bahane yazısında görüşmek üzere diyorum. Şen ve esen kalın.
✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

17 yorum :

  1. Albüm fikri şahane. Ben hiç vazgeçmedim fotoğrafları bastırıp albüm oluşturmaktan. Siz de gerçekleştirince albümlerimizi paylaşırız bloglarda belki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anılara dokunma fikri çok hoş. Bende fotoğraf bastırmayı seviyorum. Evin farklı yerlerine asıyorum fotoğraflarımızı sonra evin içinde gezerken onlarla karşılaşınca, o güzel dakikalar geliyor aklıma ve gülümsüyorum.

      Sil
  2. Polonya nasıl açmıyor yahu sınırı aklım almadı. Çek cumhuriyeti ise Amerika'ya açık tek AB ülkesi! Bu kadar az mesafede bu kadar farklı uygulama..
    Ben karar verdim gidiyorum ailemi görmeye Türkiye'ye ama içim de pır pır itiraf edeyim.
    Havalar konusuna hiç girmek istemiyorum (fiks 16 dereceden sevgiler).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım ellerine bir fırsat geçti ve bunu kullanıyorlar. Ağustos başında açılacakmış sınırlar.

      Sil
  3. Selam hayatın çelişkileri kahvecide çay içtiğimiz günler aklıma geldi. Ne güzel bisiklet ve siz. Lise ikideyim. Edebiyat öğretmenim bana bisiklet kullandığım için erkek Fatma derdi.En son bisiklete dünürlerin köyünde bindim. Şu an gözümün önünde Almanya Hildesheimdeyim. Hamburg'tan dönmüştü. Akşam olmuş bisikletli insanlar dolaşıyor. Bir kadın üstünde etek başında şapka uçarçasına yanımızdan geçti. Rüzgar gibiydi. Sizi öyle hayal ettim. Sinop'ta bisiklet kiralanır diyor. Geçen yaz denesem mi dedim. Belki bu yaz unutmuşumdur. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bisiklet sürmek unutulmuyor. Deneyin göreceksiniz. Sevgiler.

      Sil
  4. Bu aralar biz yağmura hasret kaldık. Fena bir sıcak var. Nefes aldırmıyor. Albümleri severim ben. Hoş çocukların küçüklüklerinden beri fotoğraf bastırtmıyorum. Ya yangında ilk kurtarılacak albüm çantam...

    YanıtlaSil
  5. 2020'nin insanı bunalıma sürükleyen baskısına çok iyi dayanıyorsun... İmrenerek izliyoruz

    YanıtlaSil
  6. Geçmiş olsun. Umarım kısa zamanda ayağınız normale döner. Yazıda da o konudan o konuya atlamanız yazıyı “acaba diğer paragrafta ne var” diye meraklandırıyor. Bu da okunması için güzel bir durum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle güzel dönüşler aldıkça daha sık yazma isteğiyle doluyorum. Teşekkür ederim.

      Sil
  7. ne güzel bir yaı olmuş
    içimi açtın
    güzel güzel anlatmışsın
    ayağının ağrısına Allah'tan şifa diliyorum canım
    Bisiklete senin gibi güzel binmeyi çok isterdim
    çok beceriksizim bu konuda
    Türkiye gündemi evet çok kötü
    umarım korona biter de kapılar açılır uçuş açılır benim de oğlum ve gelinim gelebilir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Bisiklet sürmeyi öğrenmek zor değil. Ve hiçbir zaman geç kalmış sayılmayız.Umarım en kısa sürede sevdiklerimize kavuşuruz. Annem ve kardeşlerimi çok özledim çok.

      Sil
  8. yine samimi bir yazı, bloglarda yazan günlük yaşama ait detaylar bana saçma gelirdi, günlüğünü başkalarına okutmak gibi, ancak sizin blogunuz bu yargımı yıktı, sizi hiç tanımıyorum ama ülkesinden uzakta bir insan neler yaşıyor neler düşünüyor, neler ile karşılaşıyor bunları nasıl aşıyor, okumak çok da kötü değilmiş (bu iyi demek) :) devamını bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Bunu duymak güzel. Günlük tadında olmasının yanı sıra biraz farklı olmasına da özen gösteriyorum yazdıklarımın. Sanırım bu yüzden kahve bahane yazılarım çok seviliyor. Böylesine güzel geri dönüşler almak beni yazmaya motive ediyor. İleride bir kitap yazmaya yetecek kadar motivasyon toplamak istiyorum. Devamı hep gelir. Siz yeter ki takip etmeyi bırakmayın. Sevgiler.

      Sil

*Bloglar yorumla beslenir. Yorumlarınızı eksik etmeyin.
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. Link bırakıp kaçmayın.
*Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.