6 Nisan 2020

Akis #Şüreka


Geçen ayın yansıması ile geldim burdayım. Can sıkıntılarından, üzücü haberlerden ve salgından bahsetmeyeceğim. Zira gün içinde bu olmusuzluklara oldukça maruz kalıyoruz. Bazı zamanlar bunlardan tamamen sıyrılmak lazım. Ben de geçen ay neler dinledim, neler izledim ve neler okudum diyerek bu gündemden biraz sıyıracağım kendimi. Eğer sen de beş dakikalığına nefes almak istersen bu yazı senin için.

Neler Dinledim? 

Ben banyoda müzik dinlemeyi çok severim. Banyoda müzik dinlemek için su geçirmez bir hoparlörümüz bile var. Mart ayında favorim Mipso grubunun seslendirdiği Marianne. Hafif retro, kendi halinde akan bir müzik. Sevdiğim bir müzik olunca, sevgili spotify'e aç bakalım bunun radyosunu diyorum. Bu sayede aynı tarzda yeni müziklerle tanışıyorum. Mipso'yu da böyle tanıdım. 

Neler İzledim?

Evden çalışmaya başladığımdan beri, kişisel bilgisayarım yan masada açık duruyor ve bir şeyler izliyorum. Aslında tam olarak izlemiş olmuyorum. Neredeyse hiç ekrana bakmıyorum, sesini duyuyorum. Vakti zamanında bana Ezel adlı diziyi çok övdüler. Ben de fırsat bu fırsat izleyeyim dedim. İçim şişti. Tam bitti dediğim yerde yeni olaylar patlak verdi. Youtube üzerinden izliyorum. 26. bölüme geldiğimde bir baktım yan tarafta altmışıncı bölümler var. Aman dedim. Bitmez bu dizi. Yarım bıraktım.

Bu hafta bir çılgınlık yapıp Bizimkiler adlı diziyi izlemeye başladım. Eski olmasına ve hiçbir aksiyon içermemesine rağmen bana çok keyifli geliyor. Şimdi çalışırken yan tarafta bana bizimkiler eşlik ediyor.

Netflix denizinde yüzmeyi de ihmal etmedim tabi.
100 Humans adlı bir tv programı izledim. Mizahi anlatımı ile 100 insan üzerinde yapılan deneyler oldukça enteresandı.

The Platform da izlenenler arasında yerini aldı. Ben ilgiyle izledim. Bana bir kitap okuyormuşum gibi geldi. Konuşma diyalogları bir kitap sayfasından çıkmış gibiydi. Nedense seveni olduğu kadar sevmeyeni de bol bu filmin. Ben sevenler kısmındayım.

Bunlar bitenler; bunların dışında Lucifer'i izlemeye başladım Fakat sevgili netflix Türkçe altyazısını bize eklememe konusunda pek bir ısrarcı. Türkçe alt yazısı olmasına rağmen Polonya'dan bağlandığımız için Türkçe alt yazı seçeneği çıkmıyor. İngilizce alt yazı ile izliyorum. Aslında bu bir nevi ingilizce pratiği de oluyor.

Evde fazlaca vakit geçirince izlenenlerin sayısında gözle görünür bir artış olmuş. Ben de yazarken fark ettim.

Neler Okudum?

Ne çok şey izlemişsin, kesin kitap okumaya vaktin kalmamıştır diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Mart ayında toplam yedi kitap bitirdim.

1- Feniçka

Nietzsche'nin evlilik teklifini geri çeviren kadının hikayesini okumak isterseniz Feniçka'dan bir adet edinmeniz gerekiyor. Olay örgüsü pek güçlü olmasa da diyaloglar sayesinde kendini okutuyor.

2- Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe

Bu kitabı almamın nedeni Küçük Prense benzetilmesiydi. Konu bakımından değildi bu benzetme. Küçük Prens gibi bir çocuk kitabı olmasına rağmen her yaş grubundun okuması gerken bir kitap olduğu için. Yakın gelecekte kör olacak bir kız çocuğunun hikayesi var kitapta. Öyle saf, öyle dolu dolu ki. Yapabileceği ve yapamayacağı şeylerin listesini çıkartmasına ve üstlerini bir bir çizerken göstermiş olduğu olgunluğa bayıldım.

3- Dracula

Arada bir ingilizce kitap okuyorum. Dracula da onlardan biriydi. Kısa versiyonunu okudum. Daha önce Dracula'nın hikayesini bilmiyordum. Sürükleyici ve korku doluymuş. Bir çırpıda okudum bitti. 

4- Yaman Adam

Can Yayınları bir uygulamasını bedava yapınca, bakalım içinde neler var derken buldum Yaman Adam adlı kitabı. Behçet Necatigil çevirisi ile leziz bir kitaptı. Kitap, yanlış hatırlamıyorsam beş öyküden oluşuyor. 

5- Ferdi ve Şürekası

Halid Ziya'nın kitabı. Ayrıca yazı başlığımın isim babası. Şüreka ortaklar demek. Söylemesi keyifli bir kelime. Okurken sondaki a harfinin üzerinde şapka varmış gibi okumayı ihmal etmeyin. 
Kitabı günümüz Türkçesiyle okudum. Eminim ki günümüz Türkçesi ile okumak biraz anlam kaybına neden olmuştur. Fakat eski baskı ile okuyanların serzenişlerinden sonra böyle bir tercih yaptım. Kitap tam anlamıyla bir Türk filmi tadındaydı. 

6- Bir Alman'ın Hikayesi 

Naziler ile ilgili kitaplar okumak istiyorum. Ama öyle ders kitabı tadında olmasın diyordum. Öyle bir arayış içerisindeyken bu kitaba denk geldim. Kitabın kahramanı Nazi dönemini kendi anılarıyla anlatıyor. Yer yer sıkıcı olan kitabı bitirmeyi başardım. Keyif aldın mı derseniz, yok maalesef. Alamadım. 

7- Sevgili 

Bu kitabı da bir blogger arkadaşımda gördüm. Kitap ismi ve kitap kapağı yüzünden basit bir aşk romanı gibi geliyordu bana. Sonradan öğrendim ki Yılmaz Güney'in hayatını anlatıyormuş. İşte bu noktada dikkatimi çekti ve kitabı okudum. Kitapta isimler değiştirilmiş fakat Yılmaz Güney'in hapisane zamanı, sinemadaki filmleri için olan savaşı, ikinci eşiyle tanışması ve ülkeyi terk edişi birebir aynı şekilde ele alınmış. 
Okuma bakımından oldukça verimli bir ayı geride bıraktım. Ve aynı hızla Nisan ayı okumalarıma başladım. 

Yazıyı yazmam, gözden geçirmem ve bir fotoğraf eklemem (görsel için parkımızda baharı selamlayan çiçekleri seçmem) yaklaşık bir saatimi aldı. Bu bir saatte kendimi gündemden soyutlamış oldum. Şu an keyifli hissediyorum.Umarım ki siz de bu yazı sayesinde beş dakikada olsa gündemden soyutlanmışsınızdır. 

O zaman ne diyoruz; bir sonraki yazıda görüşünceye dek şen ve esen kalın. 
Sabah yüzünüzü yıkadıktan sonra aynadaki yansımanıza günaydın demeyi de ihmal etmeyin.
Sevgiler.

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

9 yorum :

  1. Gece gece güzel bir yazı okudum.

    Netflix'in bölge bazında altyazı seçeneği sunmaması saçma olmuş. Böyle bir şey olduğunu ilk senden duydum.

    Platform filmi için o kadar çok spoiler yedim ki, filmi baştan sona sanırım anlatabilirim.



    Niçe'nin aşık olduğu kadın hakkında bir kitap olduğunu bilmiyordum. Aslında çok iyi anlaşıyorlarmış fakat nedense kadın istememiş. Bizimki de bunalıma girmiş.

    O dönemde söylediği meşhur bir sözü vardı:

    "Ruhumun derinliklerinde sarsılmaz bir melankoli hakim, bundan altı ay sonrasını bile yaşamak için bir sebep göremiyorum."

    İllk duyduğumdan beri beni çok etkilemiştir bu söz. Bu yüzden kitabı da merak ettim açıkçası.

    Bunun dışında ayda yedi kitap oldukça iyi bir rakam. Yani seneye vursak.. Bayağı bayağı iyi.

    Umarım yakalamış olduğun bu ivme ile devam edersin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Ben de yok canım olur mu öyle şey dedim ve Netflix'e mail attım ve böylece öğrenmiş oldum.
      Platform'u izlemeni öneririm. Ever spoiler olayı biraz can sıkıcı lakin dediğim gibi dialogları oldukça güzel. Bu yüzden sana kendini izletebileceğini düşünüyorum.
      Ayda yedi kitap oluşunun sebebi karantina günleri. Bu günler bitince parklarda, doğada gezmeye adayacağım kendimi.

      Sil
  2. Sevim koş, katil geldi!.. Ne büyük kadrodur Bizimkiler. Pek çoğu artık yok, ama yaptıkları iş o kadar kalıcı olmuş ki bir anda bir blogda karşısına çıkabiliyor insanın :) Neşeli ve sağlıklı sevgilerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dev bir kadro. Ve izlerken gülümsememe sebep oluyor. Seviyorum. Size de sağlıklı günler. Sevgiler.

      Sil
  3. Çok güzel bir yazı olmuş ilgi ile okuduk. Kitapların devamını dileriz.

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim. Çiçeklerin fotoğrafını( (sanırım iki hafta önce) parkta yürüyüşe çıktığımda çekmiştim. Şimdi o parka girişler yasak. Eminim ki bir çok ağaç da çiçek açmıştır.

    YanıtlaSil
  5. Bu aralar sık sık ama kısa kısa yazılar gelecek. Kahve bahanenin yeni bölümleri için takipte kalın.

    YanıtlaSil
  6. Ben de bu süreçte okuduklarımı,seyrettiklerimi anlık instagramdan
    paylaşıyorum. tabi sevdiklerimi. netflixte ki birçok diziye başlayıp bıraktım
    çünkü her saniyesi cinsellik, şiddet. ben de daha çok belgesel seyrediyorum ama
    yeterli olmuyor. çünkü çoğunu seyrettim.

    YanıtlaSil
  7. mipso piki saool :) the platform, kurgusu güzeldi ama iğrençti, biçok sahnesine bakamadım, midem kaldırmadı :) lucifer çok eğlenceli :)

    YanıtlaSil

*Bloglar yorumla beslenir. Yorumlarınızı eksik etmeyin.
*Lütfen yalnızca yazı ile ilgili yorumlar yazın. Link bırakıp kaçmayın.
*Yazının konusu dışında sormak veya iletmek istediğiniz bir şey varsa İletişim formunu kullanın.
Sevgiler.

Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.